MET MÜZESİ’NİN YENİ MODA SERGİSİ HAKKINDA BİLMENİZ GEREKENLER

Vakit kavramı son periyotlarda daha çok mana kazandı! Meskende geçirdiğimiz vakit, toplumsal izolasyonda geçmeyen saatler ve bu sürecin bitmesini beklememiz… Adeta geçirdiğimiz vakte atıfta bulunan yeni Met Müzesi standı hem müzenin 150. Yılını kutluyor hem de modanın tarihini inceliyor. Louis Vuitton tarafından sponsorluğu yapılan ‘About Time: Fashion and Duration’ isimli stantta 1870’lerden 2020’ye kadar modanın süreci inceleniyor. 

Olağanda Met Gala ile birlikte 4 Mayıs’ta açılması beklenilen stant, COVID-19 sebebiyle 29 Ekim’e ertelendi. Neredeyse yarım sene sonra kapılarını ziyaretçilere açacak olan stant, başlığına ironik olarak müze tarihinin en çok ertelenen standı oldu. Andrew Bolton tarafından küratörlüğü yapılan yeni moda standı objektif vakit ve içsel vakit ortasındaki farkı deşifre ediyor. Karantinadaki vakit kavramı hakkında konuşan Bolton, “Bunu deneyimleyene kadar hiç düşünmemiştim. Aklınızdaki vakit kavramı saatte görünenden çok farklı,” dedi. Çizgisel bir vakitte modadaki silüetleri, malzemeleri ve ideolojileri inceleyen yeni stantta tıpkı vakitte modanın gelişimi gözler önüne seriliyor. 

1870’li yıllardan bir yas elbisesinin yanında 1939’dan Elsa Schiaparelli’nin gece elbisesi yer alırken bir öteki tarafta ise Danimarka Prensesi Alexandra’nın tuvaletinin yanında Alexander McQueen’in unutulmaz korseli elbisesi yer alıyor. Modanın bir döngüde olduğunu kanıtlayan bu eşleştirmelerin yanı sıra 1902’den bir binici ceketi, Chanel’in küçük siyah elbiseleri ile buluşuyor. Virgil Abloh, Jeanne Lanvin, Jonathan Anderson, Hubert de Givenchy, Raf Simons ve Christian Dior üzere pek çok tasarımcının ikonik tarzlarını bir ortaya getiren standın bir moda tarihi patlaması olduğunu söyleyebiliriz. 

Müzenin ikinci galeri odası stant için büsbütün aynalar ile kaplanırken, bu yerde gözünüze birinci olarak Cristobal Balenciaga’nın 1958 balon elbisesi ve Nicolas Ghesquiere’nin İlkbahar 2018 Louis Vuitton kabarık elbisesi çarpacak. Daha sonra ilerledikçe 1968’den Paco Rabanne’ın meşhur parlak elbiseleri ve Rudi Gernreich’in fermuar elbisesini göreceksiniz. Farklı tasarımcıların ortak bakış açılarını gösteren bu odada birebir vakitte 1966 Yves Saint Laurent ekip elbisesi ve 1973 Halston maksi elbisesi de bir ortada yer alıyor. Modanın her vakit birbirine bağlanan kıssasını yansıtan kıyafetler, modayı evvel bir vakit çizelgesinde daha sonra ise ortak bir hissede buluşturuyor. 

Her on yıl için farklı bir kısım yaratan Andrew Bolton, 60’ların fütüristik ve besbelli ayrıntılarını, 90’ların Gianni Versace, Azzeddine Alaia ve Issey Miyake popülaritesini ve daha sonra ise Dior’un her vakit yinelenen ‘New Look’ tarzını vurguluyor. “Zaman adeta hızlanan ömür şekilleri sebebiyle duruyor,” diyen Bolton, “Zamanın hızlanması modanın üretimini, döngüsünü ve tüketimini de etkiliyor. Bu nedenle şu an bununla gayret ediyoruz. Nasıl daha yavaşlayabiliriz?” diye ekledi. 

Son yıllarda moda dalında fazla üretim ve fazla tüketim gündemdeyken, birçok marka dizaynlarında ve üretim süreçlerinde daha sürdürülebilir kararlar vermeyi hedefliyorlar. Bu yavaşlama fikrini yeni stantta gösteren Bolton, “Sergiyi, her şeye 7 gün 24 saat gereksinim duyulmasının, anlıklık ve aciliyetin vakti durdurduğu fikriyle bitiriyorum. Bunun sahiden ele alınması gerekiyor,” dedi. Stanttaki son parçayı oburlarının bilakis büsbütün beyaz bir kreasyon olarak seçen Bolton, Viktor & Rolf’un geri dönüştürülen yamalı elbisesini kullandı. Bu haute couture dizaynının sürdürülebilirlik için bir umut tabir ettiğini vurgulayan Bolton, toplumun birlikteliğinin modanın geleceğini geliştireceğini ekledi.