Mikro art ile zamanı sanata dönüştürüyor

Mesleğinde mikro fotoğraflarla başarıyı yakaladığını tabir eden Uçar, Haber7’nin sorularını yanıtladı.

Yapmış olduğunuz sanat ve yapıtlardan bahsedebilir misiniz?

Ben klâsik Mimar Sinan Üniversitesi Klâsik Türk Sanatları kısmında öğretim görevlisiyim. Klasik Türk Sanatlarımızı ve daha üniversal sanatları fotoğraf, heykel, rölyef üzere sanatları olabildiğince küçük, mikro saatlerin, mücevherlerin, takıların, aksesuarların, tesbihlerin üzerine uygulamalarını yapıyorum. Bu hususta yaklaşık 20 yıldır gayret gösteriyorum.

Mikro fotoğraf çizme fikri birinci olarak nasıl başladı?

 Çocuklara baktığımda hissettim bunu…6 ya da 5 yaşında çocuğun Dünyanın çok büyük ya da Türkiye’deki büyük bir müzeye gittiğinde nasıl sıkıldıklarına dikkat ettim. Ve bunların nasıl çekebilirim diye düşündüm. Daima aklımda şöyle bir fikir vardı; “Nur müzesindeki bütün yapıtların hepsini yaklaşık 3 cm boyutunda yapalım ve küçücük bir olarak oraya koyalım”. Bütün yapıtların hepsi yalnızca küçücük bir oda da iki dakika da gezilebilecek bir alan olsun ancak onların hepsinde büyük büyüteçler olsun dikkatlerini onların tam odak noktalarına çekebilmekle başladı. Daha sonra bunları mücevherlerin, saatlerin, takıların, tesbihlerin  ve birçok aksesuarların üzerine uygulamaya başladım. Fakat ana fikir bu formda başlamıştı. Bu da aslında birinci evvel bundan yaklaşık 15-20 sene evvel Işık Müzesinde Mona Lisa’nın yaklaşık 3 cm’lik tablosunu yaparak başladım.

İnsanların en çok sevdiği tabloyu ya da görüntüyü yaptığınız dizaynlarla üzerlerinde taşınabilir hale getirerek daha tanınır hale getirip sanata büyük katkınız oluyor… Bu bahiste neler söylemek istersiniz…

Bu çok hoş bir his. Senelerce saat tasarımı yaptım senelerce mücevher tasarımı yaptım. Tasarımı, insanların bedeninde ya da yanlarında taşıdıklarında çok keyif alıyordum ancak buna öbür bir ruh katmam gerekiyordu. Dünyada bilhassa takı bölümüyle ilgili artık kıssası ve ruhu olmayan hiçbir şeyin satmadığını gördüğümde bunların içine ruha fakat benden yani özneden olan bir hissin katılmasını düşündüm. Bu da ne olabilirdi? Sanat yapıtı olabilirdi. Yani düşünebiliyor musunuz siz yanınızda en sevdiğiniz tabloyla yan yana dolaşıyorsunuz ya da çok sevdiğiniz insanın fotoğrafını taşıyarak dolaşıyorsunuz bu çok keyifli bir şey. Hasebiyle bu fikir birçok bahiste da benim yolumu açtı.

Pekala nasıl yolunuzu açtı?

Yaklaşık bin 300 adede yakın saat tasarımı yaptım. 2004 yılından beri saat tasarımı yapıyorum lakin daima bir his eksikliği vardı. Bu duyguyu sanat ile birleştirdiğimde güya dizayncı tarafım değil de sanat tarafım yani fotoğraf, mikro fotoğraf tarafım daha ağır bastı. Burada 2015 yılında Barack Obama’ya, Vladimir Putin’e, Donald Trump’a yapılan özel bir yüzük üzere ülkemizde çok saygın iş adamları Rahmi Koç üzere çok kıymetli siyasi isimlerine özel sanatsal çalışmalar yaptım. Münasebetiyle burada benim tasarımcılık tarafımdan daha çok fırçam ve sanatım daha çok ön planda oldu. Bu da benim yönelmem gereken şeyin aslında sanat olduğunu ön plana çıkarttı.

Şahsınıza ilişkin özel teknikler var mı? Ne çeşit materyaller kullanıyorsunuz?

Her yiğidin yoğurt yeme biçimi vardır ya… Dünyada boya teknolojisi ya da sanatla ilgili gereç teknolojisinin ulaşabildiği üst bir seviye var. Lakin bizler bazen birtakım şeyleri klasik Türk sanatlarımızdaki kağıt boyama vardır. Bu kâğıt boyamaları biz nasıl doğal metotlarla yapıyorsak benim bugün yapmış olduğum mücevherler, saatler, tesbihler de yapmış olduğum sanatsal çalışmalarda kendimce geliştirdiğim çok özel geliştirdiğim materyaller var. Gemi sanayiinde kullanılan bir gereç hami bir materyal olabiliyor. Burada materyalleri, gereçleri araştırma, birbirleriyle birleştirmek ve kendimce yeni gereçler bulmakla ilgili özel tekniklerim var. Tabi bunları burada söylemek çok hakikat olmayacaktır.

Mikro yapıtları yapmak ne kadar sürüyor?

Bazen bir İstanbul manzarası  bir saat iki saat sürerken, son akşam yemeği Leonardo da Vinci’nin tablosu yaklaşık 1.5 ay sürebiliyor. Münasebetiyle bu büsbütün bahis, kıssayla çok alakalı. Ufacık bir kelebek yapmak ile çok büyük bir tablonun birebirini yapmak ortasında çok önemli bir vakit farkı var.

Tasarımlarınızı yaparken yeni trendlerden etkilendiğiniz oluyor mu? Muhakkak prensipleriniz var mı?

Şayet dünyada, kendi ülkemizin hudutları dışında bir şey yapıyorsam; kendi klasik tekniklerimiz ve sanatlarımızı kullanıyorum. Bunun sebebi, bizim sanatsal yetkinlik olarak dünyada aslında ne kadar güçlü olduğumuzu ne kadar bu mevzuda uzman olduğumuzu tabir etmek için yapıyorum. Trendleri takip ediyorum. Takip etmek zorundayım. Hayatta iki şeyden birisini seçmek lazım. Ya gelişmek için acı çekmek ya da acı çekmemek için gelişmemek lazımmış. Ben gelişmek için acı çeken insanlardanım. Münasebetiyle bizim, benim yahut başka sanatçı arkadaşlarımızın kendini geliştirmek için kesinlikle bir şeyler kattıklarını biliyorum. Ben de yeni trendleri bilhassa saat ve mücevher konusundaki trendleri takip ediyorum. O yılın trendini üstüne nasıl çıkabilirim diye de daima kendimi revize ediyorum.

Çok ünlü siyasetçi, ii adamların ve futbolculara da yapıtlarınızdan yapıyorsunuz. Onlardan nasıl geri dönüşler alıyorsunuz, talepleri nasıl?

 Bu çok bilinen bir şey olmadığı için talepleri daha çok teslimiyetçi geliyorlar. Yani Murat Beyefendi siz ne önerirsiniz, ben bu türlü bir şey yaptırmak istiyorum dediklerinde birinci fikrim esasen onlar için çok keyifli bir fikir hal oluyor. Zira daha evvelce çok fazla görünmeyen, yapılıyor çok fazla bilinmiyor. Onlardan birinci görüşte birinci söylediğim fikir genelde dizaynın birinci öyküsünün başladığı ana fikir oluyor. Ve o biçimde başlıyoruz. O vakte kadar benimle çalışan tüm sanatsever, benim hayatım dahil olmuş birçok sanatseverin çok keyifli olduklarını çok düzgün biliyorum.

Kimlere yaptınız bu yapıtları?

Sayın Rahmi Koç’a yaptım. Cumhurbaşkanımıza ikram edilmek üzere yapılan birtakım sanat yapıtları benim elimden geçti. Orada da çok hoş şeyler yaptım. Tabi şahsen kendileriyle tanışma fırsatımız olamadı. Türkiye de şu an ismini açıklamayacağım basında çıkmamış, açıklayamayacağım birçok ünlü sportmen, iş insanı, iş bayanı ve siyasetçiler var. Dünyada da daha evvelden basında da çıktığı üzere Barack Obama, Vladimir Putin, Donald Trump üzere birçok ünlü var. Bunlarda en değerli şey, bizim, benim yapmış olduğum sanat yapıtının onların ruhuna hitap ediyor olmuş olması. Yani Obama’nın benim yaptığım saati eline aldığında 10 dakika boyunca saati incelemiş olması o saatle ilgili kimin yaptığıyla ilgili uzun uzun soru sormuş olması bizim Türk insanı için hepimiz için büyük memnunluk kaynağı.

Yurt dışından da yapıtlarınıza ağır ilgi var. Hangi ülkeden sanatseverler yapıtlarınıza talepte bulunuyor?

Çok büyük bir genelleme yaparsam Amerika ve Arap ülkeleri öncelikli… Amerika da bilhassa Las Vegas etrafı o bölge de eserlerim çok süratli tüketilebiliyor. Çok önemli siparişlerim oluyor. Pandemi süreci tabi etkiledi lakin fuar evvelce ve fuar sonraları Las Vegas’ta o civarda yapılan bütün fuarlarda yapıtlarım çok süratli satılıyordu. Bilhassa Arap Yarımadasından da özel siparişler oluyor. Tesbihler, kalemler… Arap ve Amerika pazarı önemli bir pazar.

Bu sanata yeni başlayıp ilerlemek isteyenlere ya da yeni başlayacak olanlara ne üzere teklifleriniz olur?

Ben gelişmek için acı çeken bir beşerim. Bize bahşedilmiş olan yeteneklerimizin yalnızca yetenek olarak kalmaması gerektiğine hangi alandaysak o alanda olabilecek en güzelini olabilmesi için uğraş sarf etmek gerekiyor. Ben bugün bile öğrencilerime birebir şeyleri söylüyorum. Ben onlara hiçbir şey öğretmeyeceğimi söylüyorum ancak yalnızca öz itimat vereceğimi söylüyorum. Yalnızca özlerine ve kendilerine güvensinler ve hakikaten çabalasınlar. Bir biçimde kendi yollarını bulacaklarını kendi o öznel ruhlarını söz edebilecek bir platformu kesinlikle oluşturacağını düşünüyorum. Onun için yeni jenerasyon yeni gençler çok kıymetli ve ben çok keyifli oluyorum onlarla yan yanayken. Münasebetiyle onlar çok büyük heyecanla ve yeni bir jenerasyonla geliyorlar. O jenerasyon çok varlıklı bir nesil farklı müzikler dinliyorlar farklı öyküleri var. Bu dünyada olmuş olmalarının farklı bir kıssaları var. Onun için uğraş sarf etsinler ve gelişmek için çok acı çeksinler.

Amacınız nedir?

Benim bir mottom var. Vakit, beni sanata dönüştürmek için seçti. Ben vakitsiz olan saati sanata dönüştürüyorum. Çok egosal bir içerikli cümle üzere görülebilir ancak bu benim yaklaşık 10 yıldır kullandığım bir motto. Ben bu ülkenin topraklarında yetişmiş bir insan olarak bir yerli markayla dünyadaki en büyük markaların ortasına girip o onuru yaşamak istiyorum. Bu onuru yaşayacak kadro arkadaşlarımızı kendi ülkemizden çok yetenekli arkadaşlarla da çalışarak yapmaya çalışıyorum. Bu mevzuda yalnızca bu benim bir isteğim değil tabi ki bununla da ilgili çok önemli efor sarf ediyorum. Ve bu mevzuda da çok önemli bir başlangıç yapmış bulunuyorum. Yaklaşık 16-17 aydır bir yerli markayı dünyaya sunabilmek için çok önemli çalışmalar yapıyoruz. Kısmetse en yakın vakitte kendimizi dünya sahnesinde bulacağız.