İstikşafi görüşmelerle olumlu bir havaya giren Türkiye ve Yunanistan ilişkilerindeki gerilimin dozu yeniden yükseldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın …
İstikşafi görüşmelerle olumlu bir havaya giren Türkiye ve Yunanistan ilişkilerindeki gerilimin dozu yeniden yükseldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, 13 Mart’ta Yunanistan Başbakanı Miçotakis’i konuk etmesiyle yumuşama başlamıştı. Ancak Miçotakis’in ABD Kongresi’ne hitabında Türkiye’ye yönelik bir dizi başlıkta sert tavır belirleme çağrısı yapması, Ege’deki adacık ve kayalıkların askerileştirmesine paralel olarak hava sahası ihlalleri tartışmaları eşliğinde Erdoğan’dan sert çıkış geldi. Türkiye Cumhurbaşkanı, Miçotakis için ‘benim için böyle birisi yok’ diye başladığı eleştirilerini Ege adalarının silahlandırılması konusunda ‘şaka yapmıyorum’ ikazıyla somutladı. Erdoğan ABD’nin Yunanistan’la güncelleyerek genişlettiği savunma anlaşmasıyla edindiği üsleri de sorgulayarak, “Kime karşı kuruluyor, bu üsler niye var” diye sorarken, ‘Rusya’ya karşı’ yanıtının yalan olduğunu savundu.
Türkiye’de de Yunanistan’da da gelecek yıl seçimler düzenlenecek iken, son gelişmeler eşliğinde iki tarafta da adeta savaş tamtamları çalmaya başladı, Yunan tarafından İstanbul’daki köprülerin bombalanması, Türk tarafından da adaların işgal edilmesi sesleri yükseldi. Yunanistan’ın Meriç sınırında sığınmacılara karşı başlatılmış ancak şimdilerde Türk tanklarını engelleyecek deneres sunulan hendek inşaatının da son aşamaya girdiği haberleri yansımış durumda.
Türk-Yunan ilişkilerinde neden şimdi savaş tamtamları çaldığını Marmara Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Barış Doster ile konuştuk.
‘NATO sevdalısı iktidarları bulunan iki NATO ülkesi savaşın eşiğine gelmiyor’
Prof. Dr. Barış Doster’e göre, ikisi de NATO ülkesi ve ‘NATO sevdalısı’ iktidarların bulunduğu Yunanistan ile Türkiye’nin savaşa tutuşması zor. Hem Türkiye hem de Yunanistan’daki iktisadi sıkıntılara dikkat çeken Doster, her iki ülkede de iktidarların iç siyasette milliyetçiliğe oynadıklarını söyledi. Ülkesini ABD üssüne dönüştüren Miçotakis yönetiminin Anadolu topraklarına karşı saldırgan ve kibirli bir tavır benimsediği görüşündeki Doster, sadece komünistlerin tarihsel itirazlarını sürdürdüğünü vurguladı:
“Bir kere savaşın eşiğine gelmiyoruz. Her iki devlet de NATO üyesi. Her iki devletin mevcut iktidarları hayli NATO sevdalısı, NATO yanlısı olan iktidarlar. Her iki devletin de son derece ciddi iktisadi sorunları var. Her iki devlette de iktidarlar iç kamuoyunda milliyetçi hassasiyetleri kaşımaya çalışıyorlar. Ötesi bir anlam atfetmek ancak bizim liberal cehalete özgü olur. Bizler cumhuriyetçi insanlarız. Yunan aydınları o anlamda vahim durumdalar. Adeta ülkesini bir pasif ABD üssüne dönüştürmüş durumda. Türk ulusal kurtuluş savaşına gidersek Yunanistan Komünist Partisi’ne mensup Yunanlı askerlerin kendi komutanlarına, ‘Biz Anadolu topraklarında işgalci olmayalım, İngiliz emperyalizminin peşine takılmayalım’ diye karşı çıktıklarını ve bu süreçte Yunanistan Komünist Partisi mensubu askerlerin vatana ihanetten idam edildiklerini biliyoruz. Gönül ister ki Yunan sosyalistlerinde o günkü atalarının feraseti bugün de olsun. Yunanistan, İngiliz emperyalizminin nam ve hesabına Anadolu topraklarında işgalciydi. Yunanistan aradan geçen yüz yıl sonra bu kez ABD emperyalizminin nam ve hesabına Anadolu topraklarına karşı saldırgan, kibirli bir üslup belirlemiş durumda.”
‘Türk dış politikasındaki eksikliklerin payı var’
Atina’nın Ege sorunlarıyla ilgili iddialarını Batı’ya kabul ettirmeyi başardığını belirten Doster, bunda hem Yunanistan’ın kendi kabiliyetinin olduğu hem de Türkiye’nin dış politikasındaki eksiklik ve aksaklıkların payı olduğunu vurguladı. Doster’e göre Atina, teke tek kapışmaya cesaret edemez:
‘Yunanistan bu kez sadece Türkiye’ye karşı değil Rusya’ya karşı da topraklarını ABD üssü haline getiriyor’
Doster, Atina’nın bir yandan Türkiye’ye karşı, diğer yandan jeopolitik ve stratejik düzlemde Rusya’ya karşı konumlanmaya giriştiğini söylerken, kışkırtıcı tutuma yanı verilirse kaybeden tarafın Yunanistan olacağı görüşünü dile getirdi:
“Ama Yunanistan bu kez bir şey yapıyor, sadece Türkiye’ye karşı değil Rusya’ya karşı da topraklarını açık ABD üssü haline getiriyor. Yakın ve tarihsel olarak Türkiye’ye karşı bir konumlanma söz konusu. Konjonktürel, dönemsel olarak ise jeopolitik ve stratejik düzlemde, özellikle Ukrayna savaşını ele alırsak Yunanistan’ın Rusya’ya karşı bir ABD açık üssüne dönüşmesi söz konusu. Yunanistan böylesi bir mücadeleden umduğunu bulabilir mi? Bir yandan Çin’in Kuşak ve Yol projesi karşısında Yunanistan önemli olacak. Pire Limanı özellikle öne çıkacak. Bir yandan Yunanistan bu süreçte Rusya’ya ve Türkiye’ye karşı eş zamanlı olarak tutum alacak. Yunanistan, Dedeağaç başta olmak üzere irili ufaklı onlarca askeri üs açsa, ABD askerlerine, uçaklarına, füzelerine alan açsa, bununla yetinmeyerek F-35 alsa acaba Yunanistan’ın bu yaptığı yakın coğrafi anlamda Türkiye’ye karşı daha uzak ölçekte ve konjonktürel olarak Rusya’ya karşı yaptığı doğru değil. Ama Yunanistan, Türkiye’yi kışkırtmak için en komutanları üzerinden küstahça laflar ediyor. Hem de her zaman yaptığı üzere anlaşma maddelerini ki Londra ve Paris anlaşmalarında olan adaların gayri askeri statüsü konusunda maddelere ya uymuyor ya maddelerden dilediğini seçiyor ya da dilediğini seçip kafasına göre yorumluyor. Eğer Türkiye, Yunanistan’ın bu küstah çıkışlarına aynı dozda cevap verirse bu işten kaybederek çıkan taraf geçmişte olduğu gibi, Kardak krizinde, Kıbrıs meselesinde olduğu gibi Yunanistan olur. Yunanistan arkasında Paris, Londra, Berlin, ABD emperyalizminin saldırı ve işgal aygıtı olan NATO’yu alırsa bu küstahlıklara devam edeceğine gönül ister ki aklını başına alsın, iyi komşuluğuna, karşılılık ilkesine uygun işler yapsın. Aksi halde bu Yunanistan’a yarar getirmez.”
‘Atina Türkiye’yi zayıflamış buluyor ve ABD, NATO ve Avrupa ile gerilimlerinden lehine kazanımlar elde etmek istiyor’
Bu olayda saldırgan tarafın Yunanistan olduğunu söyleyen Doster, bu tutumda Türkiye’nin ‘zayıflamış’ bir ülke olarak görülmesinin katkısı bulunduğu görüşünde. Doster, Atina’nın Ankara’nın ABD, NATO ve Avrupa ile gerilimlerinden lehine kazanımlar elde etmek istediğini kaydetti. Doster’e göre Atina bütün bunları yaparken, her zamankinden fazla NATO emperyalizminin emrine girmiş durumda:
‘Buradan bir savaş çıkmaz ama Amerikan silah şirketlerinin daha fazla kar elde ettiği bir durum ortaya çıkar’
Yunanistan’ın Ankara’daki siyasi kadroların ne kadar Amerikancı olduğunu bildiği için ABD ile ‘kıskandırmak istediğini’ söyleyen Doster, ancak Türkiye’nin jeopolitik öneminin değişmediğimi vurguladı. Doster, buradan bir savaş çıkmayacağı ama Amerikan silah şirketlerinin daha fazla kar elde ettiği bir durumun oluşacağı görüşünde: