Fanatizmi sevmem, sevene de karşı çıkarım. Lakin kelam konusu teknik yönetici olunca, sabaha kadar yerliciyimdir. Sizler ister fanatik deyin, ister öbür yakıştırmalar yapın fark etmez; beni bile bilir, daima yerli hocalarımızın safında yer aldım.
Son yıllarda ligimize bakıyorum, tepe yarışında daima yerliler var. Yabancılardan eser yok. Nasıl olsun? Onlar için burası yolun sonu, yani emeklilik…
Geçtiğimiz döneme bakıyorum, Abdullah Avcı, Trabzonspor’un 38 yıllık şampiyonluk hasretine son noktayı koydu, İsmail Kartal, Fenerbahçe’yi yarı yolda aldı, tam umutlar bitti derken, büyük bir çıkış yakaladı, grubunu 2.sıraya taşıdı. İlhan Palut, Hatayspor’da başlayan teknik yöneticilik macerasına şimdilerde Konyaspor’da devam ediyor. Keza Emre Belözoğlu, Başakşehir’i klasmana taşıdı, Avrupa kapısından içeri girdi. Durun, bitmedi… İstek Çalımbay, Türkiye Kupası’nı kazandı, Sivasspor’da bir birincisi başardı, üçüncü sefer Avrupa’da ülkemizi temsil edecek.
Rotayı tekrar İlhan Palut hocamıza çevirelim. Kendisiyle dönem içerisinde daima irtibat halinde olduk. Pandemi nedeniyle, yüz yüze gelemedik, daima telefon aracılığıyla sohbetler ettik, söyleşiler yaptık.
Oynattığı futbol ve aldığı sonuçlarla futbol kamuoyunun dikkatlerini üzerine çeken İlhan Palut’un bir sefer daha kapısını çaldık, onu İzmir’de ailesinin yanında bulduk.
Geçtiğimiz dönem fırsat buldukça Konyaspor’un maçlarına takıldım, izlerken keyif aldığımı da söyleyebilirim. Şahsî olarak teknik adamların oyun sistemine fazla takılmam, düzgün futbol ve skor tabelasına bakarım.
İlhan Palut, çok açık kelamlı… Ne sorarsanız sorun, hiç çekinmeden dobra dobra yanıtlıyor, yan yollara sapmıyor, günü kurtarma siyasetini asla sığınmıyor.
Nasıl bunları yaparım?
Bize sorarsanız, saha kenarında çabucak hemen ligimizin en ‘sakin’ hocalarından, lakin o bunu kabul etmiyor:
“Beraberliğe asla razı olmuyorum. Bu yüzden bazen puansız ayrıldığımız maçlar oldu. Mesela Fenerbahçe maçında bir stoper daha alıp 5’li defansla bir puanı kurtarabilirdim. Birinci aldığım ders bu… Ancak her şeye karşın kazanma isteğimi de kaybetmek istemiyorum. Sakinlik manasında bir iki manzaram var. ‘Nasıl bunları yaparım’ dediğim vakitler oldu.
“Hocam biraz açar mısın bu mevzuyu?” sorusunu yönelttim:
“Bir iki basın toplantısında kızdığım şeyler olmuştu. Hakem kusurlarına hiç değinmek istemedik. Fenerbahçe çıkışa, biz inişe girdik diyoruz. O dönemde çok bariz hakem yanlışlarıyla karşı karşıya kaldık. Fakat bunların da olabileceğini düşünüp sakin kalmam gerekirdi. Sinirliyken, herkes gerginken daha itidalli olmam gerekiyor. Birtakım beşere hudut oturmuyor, bana da yakışmıyor, onlardan biriyim. Biraz daha sakin olmalıyım. Hakkını aramakla aramamak ortasında kalıyorsun. Ortasını bulmak lazım. Bu dönem daha uygun yöneteceğim bu devirleri… Zira dersimi aldım, bu bahislerde tecrübelendim.”
Geride kalan dönemi bizim için kıymetlendirir misiniz?
– Bundan evvelki iki dönemde küme düşme tehlikesini yaşamıştık. Geride bıraktığımız dönemin başında oyuncularımızla yaptığımız toplantıda şunu konuştuk ve ‘İki dönemdir aldığımız sonuçlar, verdiğimiz çaba ne kulübün gayeleri ne de sizin amaçlarınızla örtüşmüyor’ dedik. Bu dönem doğal şampiyonluk favorileri ortasında ligin fark yaratan ekibi olalım ve üst sıralar için oynayalım niyetiyle başladık. Oyuncularım da buna âlâ tepki verdi. Bizim üzere kadroların vakit zaman güzel gittiği olağan ki olmuştur lakin biz bunu 38 haftaya yayabildik. Bunun sonucunda da ligi üçüncü bitirdik. Daha güzelini yapabilir miydik? Tahminen ikinci olabilirdik. Tepe olmazdı zira Trabzonspor sahiden az kusur yaptı. Her şeye karşın üçüncülük bizim dönem başındaki amaçlarımızla örtüşen bir durumdu.
Konsantrasyon bozukluğu
Son haftalarda bir geriye gidiş oldu. Büyük maçlarda işler neden yolunda gitmedi?
– Trabzonspor maçında işlerin yolunda gitmediğini söyleyemem. Oynamak istediğimiz oyunu ortaya koyduk. Fakat iki tane kolay gol yedik. Geri dönüş gayreti verdik lakin olmadı. Fenerbahçe maçı da bizim için bir karar maçıydı. O müsabakadan alacağımız beraberlikle farkı koruyabilirdik. O uğraşta de hiç kabul etmeyeceğimiz bir ikinci yarı geçirdik. 88’de Pelkas’ın golü kırılma anı oldu. Aşikâr periyotlarda mental olarak konsantrasyon bozukluğu yaşadık ve saha içindeki kırılma anları aleyhimize döndü.
Türk futbolunda 100. yıl çok değerli. Bu dönem ne yapmak istiyorsunuz, amaçlarınız nedir?
– 2022’nin başından itibaren bir 100. yıl coşkusuna girdik alışılmış ki. Biz kutlamaların birinci ayağını muvaffakiyetle geçtik. 100. yılın devam etmesi, insanların beklentilerinin farklı noktalara taşınması, Avrupa’da çaba edecek olmamız olacak. Biz işin sportif tarafında ligde yeniden üst sıralara oynayan bir Konyaspor izletmek istiyoruz. Avrupa’da üç ön eleme oynayacağız. Kura talihi da kıymetli. Trabzonspor’da her şey hazırken karşılarına Roma çıktı. Lakin biz, Konferans Ligi’nde kümelere kalmak istiyoruz.
Konyaspor’da yeni bir öykü yazıyorsunuz. Konya 7. şampiyon olacak potansiyele sahip mi?
– Bence topluluk olarak hazırız. Aykut hoca devrinden başlayan bir çıkış var. Başakşehir bu hususta hoş bir örnek. Üst sıralarda bulunmayı istikrar haline getirmek lazım. Şampiyonluk değil de üst sıra istikrarı olması lazım. Takım yapılanması daha üst çekilmeli. Tahminen seneye değil, beş yıllık bir plan içinde neden şampiyonluk olmasın. Bir sene üçüncülük, bir sene 14.’lük olmaz. Üst sıralarda temas içinde olmak gerekir. Şampiyonluk için alışılmış ki yatırım lazım. Bu süreçler tamamlanırsa neden olmasın?
Sezonu erken açacaksınız. Planlama ve çalışmalar nasıl gidiyor?
– Dönemi erken açan gruplarda ligin birinci haftalarındaki keskin kanıları hepimiz gözlemledik. Sivas, Akhisar, Konyaspor örnekleri var. Biz dönemi çok da erken açmayacağız. Yalnızca 8 gün öne çekeceğiz. Planlamamızı güya lige hazırlanıyormuşçasına yapacağız. Düşüş yaşama problemimizi da ortadan kaldıracağız böylelikle.
Paz’dan mali beklenti
Bruno Paz geldi. Bu atak herkesin ilgisini çekti. Paz’ı bize anlatır mısınız?
– Paz scout grubunun takip ettiği bir oyuncuydu. Oyunu 2. bölgeye taşıyan bir isim. İlişkiyi kurabilecek bir oyuncu. Burada doğal ki üstüne koyması gerekiyor. Türkiye daha sert bir lig. Oyuncunun fizikî düzeyini yükseğe çıkardığımız vakit ülkemizde fark yaratacaktır. Maliyetler de çok kıymetli doğal ki. Bu oyuncuyu daha yüksek sayılara satıp kulübümüze bu manada da katkı sağlamak istiyoruz.
‘Sağ bekte Türk olacak’
Skubic üzere bir isim futbolu bıraktı. Onun yeri dolar mı?
– Skubic, Konyaspor ile özdeşleşmiş bir figür. Onun kararına hürmet duyuyoruz. Yeni gelenler onun doğal ki kopyası olmaz. Skubic’in gitmesinin akabinde sağ bekte Türk bir isim oynatma kararı aldık. Cebrail ve Ahmet Oğuz, Harika Lig’de gerekli deneyime sahip isimler. Ahmet, potansiyeli ile geldiği nokta ortasında çelişki olan bir isim. Yani yeteneğine nazaran daha yeterli yerlere gelebilirdi. Ahmet, Sivas’ta âlâ dönem geçirdi. Burada çıkışını devam ettirip onu ulusal gruba taşımak istiyoruz. Cebrail de bize katkı sağlayacaktır. Ben sağ bekte zahmet yaşayacağımızı düşünmüyorum.
‘Futbol alanda oynanıyor’
Süper Lig’de İstanbul’dan sekiz grup var. Bu mevzu hakkında ne düşünüyorsunuz?
– İstanbul ekipleri için büyük konfor. Bir İstanbul deplasmanı için seyahat yapmak, kuvvetli bir şey. İdmanları buna nazaran planlamak üzere durumlar kuvvetli. Lakin şunu diyemem, Anadolu’dan daha çok grup çaba etseydi demeye hakkım yok. Futbol alanda oynanıyor. İstanbulspor hak etti. Nasıl Bandırma çıksaydı diyeyim? İstanbul kadroları için masraflar da azaldı. Tahminen 5 haftalık dönemde İstanbul’da kalacaklar.
Konya’nın B planı var
Hadziahmetovic ve Abdülkerim Bardakçı transferin en tanınan isimleri. Bu iki ismi kaybederseniz bir B planınız var mı?
– Öncelikle merhum Ahmet Çalık’ı anmamız gerekiyor. Grubumuz devre ortasından itibaren bir değişim sürecine girdi. Serdar Gürler gitti, Skubic futbolu bıraktı. Hadziahmetovic ve Abdülkerim de giderse ekibin yüzde 50’si değişecek.
– İdareye verdiğim raporda bu iki ismin grupta kalmasını istediğimi belirttim. Lakin iki oyuncunun da gidebilme ihtimaline rağmen oyuncu bakıyoruz. Abdülkerim için yabancı bir stoper, Hadziahmetovic giderse de direkt oynayacak bir isim bulmalıyız.
– Hadziahmetovic, bence Türkiye’deki en güzel orta alanı. Bu noktada onun eksiğini doldurmak doğal ki güç olacaktır giderse…
– Fakat kulübün iktisadını düşünmemiz lazım. Bu iki ismin tesirini tam olarak tahminen verecek isim bulamayacağız lakin onları geliştirmek de biz antrenörlerin en kıymetli misyonu diye düşünüyorum.
Yeni jenerasyon hocalar Avrupa’ya hazır
Türk hocalar için Avrupa savları oluyor. Siz de Avrupa’da çalışmak ister misiniz?
– İtalya ve Almanya liglerini beğeniyorum. Yurtdışında bizi temsil eden oyuncularımız var. Avrupa’nın en güzel liglerinde oynuyorlar. Ben yeni kuşak Türk hocalarında Avrupa’ya gidebileceğini düşünüyorum. Yeni jenerasyon buna hazır. Oyuncu ilgileri, idare münasebetlerini yönetebilmeleri üzere özellikleriyle Türk hocaların Avrupa’ya gideceğini düşünüyorum. Bana da bu türlü bir talih gelirse alışılmış ki giderim.
‘Tesisi çocuklara bırakmak heyecanlı’
Konya’da stat ve tesisleşme çok düzgün durumda. Bu avantajları kullanabiliyor musunuz?
– Stat ülkenin bence en düzgün statlarından. Daima yenileniyor. Tesis noktası Konya için sahiden büyük avantaj. İçinde bulunduğumuz tesis en geniş alana yayılan tesis. İçindeki imkanlar, çalışma alanları son derece çağdaş. Zati her şey yeterliyken tesislerin önüne çok daha donanımlı bir tesis yapıyoruz. Şu andaki tesis ise altyapıdaki isimlere gidecek. Yeni bir tesis mi daha çok memnun ediyor, bu tesisi çocuklara bırakmak mı heyecanlandırıyor derseniz, ikinci şıkkı seçerim.
Karagümrük’le anılan Andrea Pirlo’nun Juve’ye vedası
