Peri Palas’ta macera var

FUNDA ÖZSOY E.

Fantastik edebiyata olan ilgi her geçen gün daha da artmakta. Ömer Faruk Yazıcı’nın Ketebe Yayınları’ndan çıkan Peri Palas romanı da bu cinsin 2020 yılında yayımlanmış başarılı örneklerinden biri.

Romanın girişindeki açıklamadan alıntı yaparsak, kurgunun oluşma macerasını da öğrenmiş oluruz:

“…Beşiktaş’tan Taksim’e çıktığım bir gün ‘Pera Palace’ tabelasını ‘Peri Palas’a dönüştürmekle zihnimde çiçek açtı bu fikir. İstanbul’un köhne bir semtinde zar güç ayakta duran bir konağın geceleri, kültürümüzde hala yaşamakta olan tüm o acayip varlıklara hizmet eden ve hayalet bir çift tarafından işletilen bir hana dönüşmesine şahit oldum evvelce. İsminden konağa bir yabancı geldi ve macera başladı.”

Tam da bu türlü başlıyor işte roman…

Yalnızca perilerin değil, cümle acayiplerin ikamet ettiği bir yerdir Peri Palas. Faruk ise bu acayip otelin tek insan kahramanıdır. Roman boyunca Peri Palas’ta ikamet eden ya da şöyle bir uğrayıp geçen düzgün yahut makûs niyetli pek çok acayip ile tanışırız; kimi peri, kimi hayalet, kimi gulyabani, cadı, cin, alkarısı, karabasan… Masallarımızın içine kadar sokulmuş olan bu acayip kahramanlar, artık fantastik bir romanın sayfalarında yine hayat buluyorlar. Hakikaten Peri Palas’ı işleten Mümtaz Beyefendi ve eşi Perihan Hanım da birer hayalettir. Geceyken gündüz, gündüzken gece olan ve akşam ezanından sonra içi bakımlı bir otele dönüşen, dışarıdan metruk ve ahşap görünümlü bu binayı çekip çevirmek, cümle acayibi ağırlamak, hayattayken de bu konağın asıl sakinleri olan onların işidir. Faruk ise isminin manasındaki fark ediciliğin farkında olan, çocukluğundan bu yana daima meraklı bir insan.

MACERALAR ANLATIYOR

Süfli bir çöplük cininden duyduğu Peri Palas’ı sonunda bir vesile ile fark etmiş olan Faruk, otelin sakinleri ile tanıştıktan sonra adaşı da olduğu romanın müellifinin kalemini ödünç alarak, bizler için gece, acayipler için gündüz olan dünya vaktinde Peri Palas’ın macerasını başlatır.

Kitap, daldırma tekniği ile yazılmış. Her kısım kendi içinde bağımsız olarak okunabiliyor o yüzden. Bu haliyle fantastik bir öykü serisinin kısımlarından oluşuyor üzere. Fakat her kısım, bir evvelki kısımlarda yer alan kahramanları da içinde barındırdığı için roman bütünlüğünü muhafazayı başarmış bir kitaptır tıpkı vakitte Peri Palas. Hiç değişmeyen ise romanın her kısmında yer alan, kötülere karşı savaşarak dünyada yeterliliği hâkim kılmaya uğraşan başkahraman Faruk ile Peri Palas’ı otel olarak işleten Mümtaz Beyefendi ve eşi Perihan Hanım’dır. Romanın sonunda, on altı kısım boyunca tanıdığımız acayiplerin Tavşan Adası’nda bir ortaya geldiği bir savaşa şahit oluruz. Fantastik edebiyatın da ana teması olan âlâ ile berbat gayretinin bir savaş ortamında sunulduğu bu son kısım – insanların âlemi olsun yahut acayiplerin, fark etmez- bu dünyayı düzgünlüğün kurtaracağının işaretini verir üzeredir. Ve tekrar anlıyoruz ki, acayipler de tıpkı beşerler üzere düzgün ve makus seçimini kendi iradeleri ile yapıyorlar.

Peri Palas, cümle acayipleri içinde barındırması, bu acayipleri bir konakta toplaması, onlara türlü maceralar yakıştırması ile oldukça enteresan, epey sürükleyici bir roman olmuş.