DOLAR
34,4837
EURO
36,4414
ALTIN
2.956,37
BIST
9.367,77
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Parçalı Bulutlu
18°C
İstanbul
18°C
Parçalı Bulutlu
Cuma Yağmurlu
18°C
Cumartesi Parçalı Bulutlu
8°C
Pazar Çok Bulutlu
10°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
10°C

‘Putin’in 2007’deki teklifinin kabul edilmesi, Ukrayna’da çatışmaları engellemeye yeterdi’

2014 yılında Ukrayna’da başlayan ve demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in hükümetini devirerek iktidarın ele geçirilmesine yol açan Maydan Darbesi’ni Venedik Ca Foscari Üniversitesi’nde Stratejik Araştırma ve Analiz Merkezi’nde Yardımcı Araştırmacı olarak görev yapan Dr. Marco Marsili’ye Sputnik mikrofon uzattı.

‘Putin’in 2007’deki teklifinin kabul edilmesi, Ukrayna’da çatışmaları engellemeye yeterdi’
17/02/2024 12:28
9
A+
A-

Sputnik’e yaptığı açıklamalarda Marsili, Maydan Olayları ile bugün Ukrayna’da Batı çıkarlarına, yani doğuya doğru NATO ve AB genişlemesine yanıt veren ve bunlara bağlı olan bir kukla hükümet kurdukları kısmına katıldığını belirterek bu durumun Donbass’ta yaşanan çatışmaları körüklediğini ifade etti. Avrupa ve Batı kamuoyunda bu hadisenin medyanın desteğini de arkasına alarak ‘Devrim’ olarak adlandırdıkları hadise ile otoriter ve yozlaşmış bir hükümeti devrem ‘gerçek bir devrim’ olarak pazarlandığının altını çizen Marsili, 1978 Helsinki Anlaşmaları’na saygı göstermek ve Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2007’de Münih’te yapmış olduğu işbirliği teklifinin kabul edilmiş olması halinde tüm bu yaşananların önüne geçilebileceğini vurguladı.

Dr. Marsili ayrıca Portekiz, İngiltere ve İtalya gibi ülkelerde önemli sivil ve askeri kurumlarda araştırma görevlerinde bulunmuş; Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) ve Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi (ODIHR) için kamu görevlisi ve seçim gözlemcisi olarak çalışmıştır.

Maydan Olayları’nın üzerinden on yıl geçtiğine göre, bir analist olarak sizin bakış açınızı merak ediyorum: Bu neden oldu? Ne hakkında oldu? Bu on yılın ardından Maidan olaylarının önemini ve doğasını nasıl yorumluyorsunuz?

Özellikle 2010’ların başındaki sözde Arap Baharı’ndan sonra, Maydan Devrimi’nin gerçek ve spontane bir sivil ayaklanma olduğuna inanmak elbette zor. Bunun yerine daha çok, demokratik yollarla seçilmiş Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç‘in hükümetini deviren ve iktidarı ele geçiren bir darbe gibi görünüyor.

Maydan ayaklanmasının çok konuşulan bir kalıntısı, Ukraynalıların 2013-14 yıllarında aylarca süren hükümet karşıtı protestolar sırasında ölenler için benimsediği ‘Cennet Yüzleri‘ terimidir. Modern veriler, bu Cennet Yüzler arasında keskin nişancılarla ya da protestolarla hiçbir ilgisi olmayan ve örneğin zatürre, kalp krizi ve hatta alerjiye bağlı komplikasyonlardan ölen insanlar olduğunu gösteriyor. Bu özel Meydan kahramanlarını yaratma fikrine ne diyorsunuz?

Aslında verileri görmediğim için yorum yapama, ancak bu rakamlar pandemi sırasında Batılı hükümetlerin acil durum önlemlerini haklı çıkarmak için verdikleri rakamlarla karşılaştırılabilir; onlar sadece Kovid ile ölen insanları Kovid’den ölenlere eklediler. Veriler nötrdür, sadece sayılardır ancak onları kümelemek için kullanılan yönteme göre manipüle edilebilirler. Dolayısıyla, güvenilir bir çalışma yürütmek ve kesin sonuçlara ulaşmak için verilere erişmesi gereken bağımsız bir bilimsel araştırmanın yokluğunda protestolarla ilgili gerçek ölü sayısı gizli tutulmaktadır.

‘Elbette yabancı bir ‘kontrol odası’ olduğunu varsayabiliriz’

Bu sözde Ukraynalı ‘şehitleri’ çevreleyen anlatının yaratılmasının arkasındaki beyin kim olabilir?

Eğer uluslararası kamuoyunun sempatisini kazanmak istiyorsanız, bilgiyi manipüle edebilirsiniz. Dolayısıyla, bu anlatı muhtemelen isyanın arkasındakiler, yani iktidarı ele geçiren Ukrayna muhalefeti tarafından yaratılmış ve yayılmış olabilir. Elbette yabancı bir ‘kontrol odası’ olduğunu varsayabiliriz ancak bunun üzerinde bir spekülasyon yapmak istemiyorum. Bunun yerine, hangi tarafta olursa olsun her bir insan hayatının önemli olduğunu vurguluyorum.

‘Suçlu olmasına rağmen Bandera, Ukrayna’da hala popüler ve ulusal kahraman olarak görülüyor’

Poroşenko 2014 yılında ABD Kongresi’nde yaptığı konuşmada, “Onlara ‘Cennet Yüzleri’ diyoruz ve gerçek ulusal kahramanlar olarak saygı duyuyoruz. Onların kahramanlıklarını alkışlıyoruz” demişti. Bu, Ukrayna devleti için özel olarak yaratılmış yeni bir mitoloji mi, sizce hangi amaca hizmet ediyor? Bu mitler kamuoyunu manipüle etmek için kullanılabilir mi?

İyi belgelenmiş deneyimlerimizden de bildiğimiz üzere, barışçıl gösterilerde genellikle korkak aşırılık yanlıları ortaya çıkar ve kitlesel protestolardan yararlanarak katılıcımcıları manipüle etmeye ve açıkça tek başlarına mücadele etmeye cesaret edemeyecekleri iğrenç suçlar işlemeye çalışırlar. AGİT‘in Varşova’da düzenlenen İnsani Boyut Toplantısı’nda açıkladığı 2019 raporunda da belirtildiği üzere, ne yazık ki Ukrayna’nın milliyetçiler ve aşırı sağcılar tarafından yönetilen ve manipüle edilen uzun bir sokak protestoları geçmişi bulunuyor.

Reichsführer-SS Heinrich Himmler tarafından 1943 yılında kurulan ve Polonya Parlamentosu’na göre Volhynia ve Doğu Galiçya’da Polonyalılara karşı etnik temizlik veya soykırım anlamına gelen tarifsiz zulüm ve toplu katliamlardan sorumlu olan ve Ukraynalı işbirlikçi bir oluşum olan SS’in 14. Waffen Grenadier Tümeni‘nde (1. Galiçya) görev yapan Stepan Bandera, Ukrayna’da hala popüler ve ünlü bir figür ve sadece bir suçlu olmasına rağmen bir şekilde ulusal bir kahraman olarak görülüyor.

Eski Devlet Başkanı Poroşenko‘nun 2014 yılında ABD Kongresi önünde yaptığı açıklamaya şaşmamak gerek. Mart 2019’un sonlarında, İkinci Dünya Savaşı sırasında ve savaştan sonraki ilk on yılda hala aktif ama düzensiz Ukraynalı milliyetçi silahlı grupların yaşayan eski üyelerine, Ukrayna’nın tek kamaralı parlamentosu Verkhovna Rada tarafından kabul edilen ve Aralık ayı sonlarında bizzat Poroşenko tarafından yürürlüğe konan bir yasa ile resmi olarak gazi statüsü verildi. Yasa, diğerlerinin yanı sıra Stepan Bandera tarafından kurulan ve yönetilen Ukrayna İsyancı Ordusu‘nu da kapsıyor.

‘Maydan NATO ve ABD’nin genişlemesine yanıt veren bir kukla hükümet kurdu’

Maydan Ayaklanması’nı planlayanların amaçlarına ulaştığına inanıyor musunuz?

Bir ölçüde evet. Batı çıkarlarına, yani doğuya doğru NATO ve AB genişlemesine yanıt veren ve bunlara bağlı olan bir kukla hükümet kurdukları ölçüde katılıyorum. Öte yandan, bu genişleme henüz gerçekleşmediği gibi, bir dereceye kadar, diplomatik yollarla müzakere edilmiş bir çözüm aranan Donbass’taki çatışmayı da körükledi. Başta siviller olmak üzere kurbanlar ve altyapıların tahribatının maliyeti açısından ödenen yüksek bedelden bahsetmiyorum bile.

Maydan aslında genel olarak Avrupa ve Batı siyasetini nasıl yeniden şekillendirdi? Sizce en yıkıcı ve/veya önemli etkisi ne oldu?

Elbette hepimizin kolayca gözlemleyebileceği gibi, Avrupa ve Batı kamuoyuna sunulduğu şekliyle ya da Batı medyasının desteklediği söylemle ‘Maydan Devrimi’, insanların pek çoğu tarafından otoriter ve yozlaşmış bir hükümeti deviren ‘gerçek’ bir devrim olarak algılandı. Milletvekilleri ve politika yapıcılar da buna uygun davranarak Ukrayna’yı destekleyen halk desteğinin tadını çıkardılar.

‘Çatışmadan kaçınmak için Putin’in 2007’de Münih’te yaptığı teklifi kabul etmek yeterli idi’

Ukrayna’da şu anda gördüğümüze benzer bir silahlı çatışmadan kaçınmanın bir yolu olduğuna inanıyor musunuz?

Evet, elbette vardı. Bunun için 1975 Helsinki Anlaşmaları‘na saygı duymak ve Başkan Vladimir Putin‘in 2007 Münih konuşmasında yaptığı işbirliği teklifini kabul etmek yeterliydi. Batılı siyasi ve askeri liderler için de Ukrayna’nın Rusya ile silahlı bir çatışmada hiçbir şekilde kazanamayacağı sarihtir. Şubat 2021’de çatışma yeniden şekillenmeden önce, Ukrayna’nın birliği çerçevesinde Donbass için bir dereceye kadar özerklik sağlayan varsayılan bir çözüm hala olabilirdi ancak şimdi bu çözüm gerçekçi görünmüyor, çok ileri gittik. Bir savaşa girmeden önce, savaştan kaçınmak için her türlü yol denenmelidir. Bundan sonra savaşı ancak bir şekilde bitirebilirsiniz ve bu çatışmanın sonu daha başlamadan yazılmış gibi görünüyor, elbette görmek isteyenler için.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.