Takvimler 2021’i gösterse de çağdaş olimpik çağda 2020’yi yaşıyoruz. Tıpkı Avrupa Futbol Şampiyonası EURO 2020 üzere. O vakit hem spor hem de olimpiyat tarihine bakarak günümüzün tek, eşsiz şampiyonunu anlatalım size… Tenis kortlarındayız. Biliyorsunuz, dünyada çabucak her ay bir tenis turnuvası var. Kimi para ödülüyle öne çıkıyor, kimi de dört büyük turnuva öncesi savını parlatan şampiyon adaylarıyla.. Dört Büyük Turnuva… Memleketler arası Tenis Federasyonu (ITF) tarafından her yıl düzenlenen dört açık şampiyona. Avustralya Open (Ocak), Fransa Open (Mayıs-Haziran), Wimbledon (Haziran-Temmuz), ABD Open (Ağustos Eylül)… Bu yıl bir de olimpiyat resmi programında yer alan tenis turnuvası: 24 Temmuz-1 Ağustos. Yalnızca teniste değil, sporun tüm kısımlarında büyük turnuvaların, liglerin, şampiyonaların, kupaların şampiyonu olmak için vazgeçilmez ön şart, bence “adanmışlık”. Muvaffakiyete ulaşmak için bir çok şeyden vaz geçmek, ertelemek, özveriyle çalışmak, inanmak, ısrar etmek ve yine çalışmak! Kuşkusuz, Grand Slam dediğimiz tenis turnuvalarında da bir tane kupa alabilmek için adanmış sportmenlerin muvaffakiyet ya da hayal kırıklıklarıyla dolu hayatlarını izleriz. O hayatlardan esinleniriz, ders çıkarır, kendi hayatımıza ve amaçlarımıza ulaşmanın yollarını ararız. Adanmışlıkla kazanılmış büyük başarılara örnek bir sporcuyu anlatalım:
Steffi Graf.. Asıl ismi Stefania Maria Graf. 14 Haziran 1969’da Mannheim’da doğdu. Dünya tenisinde en uzun, 377 haftalık mühletle listenin en başında, 1 numarada kalan tenisçi. Open Era (Açık Çağ)’da 22 Grand Slam şampiyonluğuyla Serena Williams’dan (23) sonra en çok kazanan ikinci atlet. Haydi merak edenler için tenisten kazandığını da açıklayalım: 21 milyon dolar. Steffi Graf’ın o denli ayrıcalıklı ve tekrarlanması en azından bu yıl imkansız bir başarısı var ki tarihe meydan okur üzere eşsizliğini haykırıyor:
“- Ben tekim, ünite, 1 taneyim eşsizim ve rakipsizim!” Bugüne kadar hiçbir atlete nasip olmayan başarısı, “Golden Grand Slam” sahibi olması.. Tıpkı takvim yılı içinde (1988) Avustralya Açık’ta (Ocak) dünya 1 numarası kimliğiyle korta çıktı ve Chris Evert’i 2-0 (6-1/7-6) yenerek şampiyon oldu. Tekrar tıpkı yıl, baharda Fransa Açık’ta finale çıktı. Belaruslu rakibi Natasha Zvereva’yı 2-0 (6-0/6-0) yendi, Kupa’yı ikili simitle (Double Bagel) aldı. Burada simit, rakibe sayı vermeden (0) kazanılmış seti tabir ediyor. Double Bagel, iki sette 6-0 kazanmak demek. Yaz geldi, yılın üçüncü Grand Slam’i Wimbledon’da bir devle, o turnuvada 6 kere şampiyonluğu bulunan Martina Navratilova ile karşılaştı. Birinci seti Navratilova kazandı. Steffi Graf teslim olmadı ve birinci kere tıpkı yıl sıradan üçüncü turnuvasını da birincilikle bitirdi: (5-7/6-1-6-2)..Yıl biterken, sonbaharda New York’a uçtu. Amerika Açık finalinde Gabriela Sabatini ile korta çıktı. Çekişmeli finali yeniden o kazandı : 2-1 (6-3/3-6/6-1). Bir takvim yılı içinde dört Grand Slam’i de şampiyonlukla bitiren üçüncü bayan tenisçi oldu. Fakat Steffi için ne yılın sonuydu, ne de yolun…
Tenis, yıllar sonra Olimpiyat Oyunları’nın resmi programına dönmüştü 1988’de. Stefi Güney Kore’nin başşehri Seul’e uçtu.. Finaldeki rakibi Amerika Açık’ta karşılaştığı Arjantinli Gabriela Sabatini’ydi. Yeniden kazandı: 2-0 (6-3/6-3) ve podyuma çıkıp altın madalyayı aldı. Beşi bir yerde… Stefi’nin Dört Açık + 1 Olimpiyat şampiyonluğuyla taçlandırdığı eşsiz muvaffakiyetin özeti. Yalnızca Grand Slam değil… Golden Grand Slam. Bu muvaffakiyet ne vakit tekrarlanır, bilinmez. En azından Tokyo 2020’de bayanlarda imkansız olduğunu biliyoruz. Zira Avustralya Açık’la Fransa Açık’ı farklı şampiyonlar kazandı. Lakin erkeklerde Djokovic tarih yazabilir.
O bir aşk meleği Erkekler Tenis’te 8 Grand Slam şampiyonluğu kazanan Amerikalı Andre Agassi, 1988’de televizyon programında izlediği Steffi Graf’a birinci görüşte aşık oldu. On bir yıl bekledi. 1999’da ikisi de France Open’da şampiyon oldu. Ödül merasiminden sonra kutlama partisinde tanıştılar. Tam isabet!.. Steffi de Andre’ye vurulmuştu. O yıl Steffi Graf, annelik kararıyla tenisi bırakmaya karar verdi. Özel bir merasim yapıldı. Andre Agasi’yi dinleyelim, bakalım ne demiş:
“Bu bayanı tanım edecek sözleri yahut renkleri bulmak çok sıkıntı. Yıllar evvel konutumuzun mutfağında küçük kara tahta üzerine tebeşirle senin, benim için ne manaya geldiğini söz edecek bir sözcük bulmaya çalışıyordum. Bazen tek bir satır, bazen uzun bir öykü. Lakin her vakit minnettar bir kalpten dökülen cümleler. Senin hayatıma kattığın ışığı tanım etmek için bu aylar ve yıllar içinde kolaya kaçmadım. Bir gün, kaldığım otelin penceresinden az aşağıdaki katedralin zirvesini gördüm. O adamlar, asırlarca evvel kimsenin üstten bakacağını düşünmeden aşkla şevkle çok hoş bir yapı oluşturdular. Onların, kendilerine bu türlü bir katedrali yanlışsız yapmak kararı vardı, kimse görmese bile içgüdüleri buydu. Yüzyıllar sonra aldıkları ödül de buydu. Buradan seninle ilgili bir çıkarımda bulunabilirim: Senin en güzel olman için takdire ve mükafata muhtaçlığın yoktu. Yapman gereken, ruhunun en uygununu ortaya koymaktı. Binlerce insanın doldurduğu kortlarda da, çocuğumuzun sessiz odasında da senin asaletin hiç değişmedi. Her vakit aksiyon insanı oldun. Sözlerin esiri olmadın. Kendini hiç bir vakit başardıklarınla tanımlamadın. Ve tam tersine, kendini tanımladıklarınla da muvaffakiyete ulaşmadın. Artık raketini kenara bırakıp tıpkı adanmışlıkla kendini anneliğe vermen beni ayrıyeten büyülüyor.
Artık seni izleyenler, seninle konuşanlar 30 saniye içinde neler yaptığını unutabilirler. Ancak seni hayat uzunluğu unutmayanlar, seni gerçek tanıyanlar olacaklar. Tarih kitapları senin nasıl çalıştığını, emek harcadığını, bir daha bir daha, bir daha çalışıp, oynayıp kazandığını bilecekler. Tarih senin en düzgünü olduğunu yazacak. Gelecek nesiller senin muvaffakiyetlerini okuduklarında, seni tanımadıklarını düşünebilirler. Lakin hakikaten seni tanımakla kutsanmış bizler için senin alçak gönüllülüğünü sporun kusursuz bir formda ortaya koyduğunu gördük. Daha da kutsanmış olan bizler ise senin kahkahanla ruhumuzdan doğuyoruz. Gelecek nesiller hiçbir istatistikte bunu bilemeyecekler. Sen bizi daha yeterli beşerler haline getirdin. Hiçbir vakit da birebir beşerler olmayacağız sayende.
Stefania, yıllarca yarıştığın ve şu anda geldiğimiz noktada benim ve çocuklarımın kalbinde rakibin yok! “ İki sevgili 21 Ekim 2001’de evlendiler. Çocukları Jaden Gil Agassi ile Jaz Elle Agassi’yi büyütüyorlar.
Sparring partner! Davis Kupası ve FED Cup antrenörlüğü yapan, Hürriyet’in tenis müellifi dostum Engin Kratzer anlatıyor: “Dünyanın en başarılı bayan tenisçileri WTA tipi için İstanbul’a geliyor. Sinan Fazilet Spor Salonu’nda kort oluşturuyoruz. Portatif bir net yaptık ve gösterdik. Tanıtım kartında “Organizasyon Direktörü” yazan, İngilizce konuşan bir adam “Sen tenis oynayabiliyor musun?” diye sordu. “Biraz oynarım” dedim.
Çocuklar kurulmakta olan ağı iki yanından tutup gerdiler ve oynamaya başladık. Adam solak. Acaip servisler atıyor. Backhand, forehand çok sıkı bir oyuncu. Neyse oyun bittiğinde “Siz profesyonelsiniz galiba?” dedim. Güldü: “Evet, profesyonelim… Steffi Graf’ın sparring partneri idim” dedi. Avustralyalı imiş. Sonrasında Stefi’nin maçlarını tekrar izledim ve gördüm; Solak rakiplerine karşı özel taktikleri vardı. Çok başarılıydı.
Steffi 9 Navratilova 9 Steffi Graf’ın karakteristik özelliği sağak (sağ elli) güçlü bir forehandci olması. Raketi sağ eliyle tutup, önden, elinin iç kısmı karşıya gelecek biçimde servis atması, servis karşılaması… Graf en sıkı rekabeti solak Martina Navratilova ile sergiledi. Tenis uzmanları bunu en büyük yıldızların rekabeti olarak tanımlarlar. Steffi Graf’la Martina Navratilova Grand Slam, WTA Şampiyonası ve WTA çeşit maçlarındaki başarılarıyla 9-9 berabere kaldılar. Grand Slam’lerde Martina rakibini 5-4 geride bırakırken, WTA Şampiyonası’nda da 2-1 öncelik kazandı. WTA Tur’da ise 4-2 kazanan Stefi oldu.
Uyuşturucu itirafı Steffi Graf’ın çocuklarının babası Amerikalı tenisçi Andre Agassi, bir periyot (1997-1999) sinema oyuncusu ve model Brooke Shields’le evli kaldı. Hiç keyifli olamadılar. Gergin ve problemli beraberlikleri boşanmayla sonuçlandı. Agassi’nin bir röportajda o periyot çok ağır uyuşturucu kullandığını itiraf ettiği anlatılır.
