Suriye iç savaşı onuncu yılına girdi. 2011’deki “Arap Baharı”nın bir parçası olarak en uzun sürmüş kriz özelliğini hala koruyor. Önceleri …
Suriye iç savaşı onuncu yılına girdi. 2011’deki “Arap Baharı”nın bir parçası olarak en uzun sürmüş kriz özelliğini hala koruyor. Önceleri “vekalet savaşı” olarak adlandırdığımız, son üç yılda ise artık bizzat “asillerin savaşı”na dönüşmüş bir kriz bu.
Bugün gelinen noktada Rusya’nın doğrudan, İran’ın da dolaylı desteğiyle Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad savaşın galibi durumunda görülüyor. Bir dönem radikal İslamcıların geniş alanlarını kontrol ettiği ülkede bir yandan Suriye hükümeti diğer yandan da ABD öncülüğündeki batılı koalisyon güçlerinin müdahalesiyle radikal İslamcıların artık pek etkisi kalmadı. IŞİD artık Suriye’deki hiçbir toprak üzerinde kontrolü elinde tutmuyor ancak, lideri Ebu Bekir el-Bağdadi’yi kaybetse de tamamen ortadan kaldırılmış değil. Suriye’de veya başka yerlerde saldırılar yapabilecek “uyuyan savaşçı”ları var örgütün.
ÇATIŞMALAR BİTMEDİ
Durum Esad’ın lehine olsa da bu elbette çatışmaların bittiği anlamına gelmiyor. Kuzeybatı İdlib hükümetin kontrolünün dışında halen. 2020 başında Suriye ordusunun İdlib’i muhaliflerden geri almak için Rusya destekli gerçekleştirdiği operasyonlar, Türkiye’nin kendisine yakın gördüğü grupları korumak için orada bulundurduğu Türk kuvvetleriyle çatışmalara da yol açtı. Bölgede Türkiye, Suriye ile Rusya varlığı halen mevcut. İdlib’deki yüksek yoğunluklu çatışmalar, Türkiye sınırına yönelik mülteci dalgalarına yol açma endişesini doğuruyor. Bu insani bir kriz her an gündeme gelecek demek elbette.
Savaşta insan kaybı ise hayli yüksek. 500 bin kişinin yaşamını yitirdiği tahmin ediliyor. Ülke nüfusunun yarısından fazlası yerinden olmuş durumda. Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı, savaş başladığından beri 5,6 milyon insanın Suriye’den kaçtığını tahmin ediyor. Çatışmalar tamamen sona erdiğinde bile gidenlerin dönüp dönmeyecekleri belli değil.
İNŞAYI KİM ÜSTLENECEK?
Çatışmaların tamamen bitmesi durumunda Suriye’yi bekleyen bir başka önemli kriz var. Ülkenin yeniden imarının nasıl olacağı hala belirsiz. BM ülkenin başta alt yapısı olmak üzere yeniden inşası için gerekli parayı 250 milyar dolar olarak tahmin ediyor. Bunun ABD’den, Avrupa’dan sağlanamayacağı çok açık. Sanılanın aksine Rusya’nın da böyle bir yükün altına girmeyeceği biliniyor. Rusya’nın, dünyadan mali yardım alması için Esad’ı reformlar yapmaya zorlamaktan başka çaresi yok. Kaldı ki ABD Başkanı Joe Biden’ın Suriye ilişkin saldırı dahil birçok planı olduğu da artık sır değil. Çünkü Suriye’de Esad’ı kabul etmek ABD için Rusya ile İran’ı da bölgede bir güç olarak kabul etmek demek.
Türkiye ile Rusya’nın İdlib’deki krizin tırmanmasını engellemek için ne yapacakları belli değil. Daha doğrusu ortak bir noktada bulunmaları mümkün görünmüyor. İran ile desteklediği milisler ülkede çatışma sonrası varlıklarını sürdürmeye devam edecek mi? Yanıtı zor bir soru olarak duruyor ortada. Ama Suriye’de hakim aktörlerin pozisyonlarından kolay vazgeçmeyeceklerini tahmin etmek zor değil.
Asıl sorun şu; iç savaş tamamen bitse bile BM şu anda nüfusu 17 milyon dolaylarında olan Suriye’de 13,1 milyon insanın yardıma ihtiyacı olduğunu tahmin ediyor. Bu sayı İdlib’deki çatışmalar sona erdirilmezse artmaya devam edecek.
İç savaşın onuncu yılında ortaya çıkan manzara şu; Suriye yeniden inşaya başlayacak kaynakları bulamazsa insani kriz devam edecek. Bu “çatışmasızlık ortamı”nda bölgenin karşılaşacağı en büyük kriz bu olacaktır kuşkusuz.