Tarım Bakanlığı, gıda sanayicisinin salgın nedeniyle artan maliyetlerini düşürebilmek için talep ettiği GDO’lu bir mısır ve dört soya çeşidine …
İlk izin 2011’de verildi, 2017’de 36’ya kadar çıktı GDO’lu ürünlere ilişkin izin ilk kez, 2011 yılında BESD-BİR ve Yumurta Üreticileri Merkez Birliği’nin (YUM-BİR) başvurusu üzerine 5 mısır çeşidine yönelik çıkarılmıştı. 2017 yılında alınan bir kararla Türkiye’de hayvan yeminde izin verilen GDO’lu mısır ve soya sayısı 36’ya kadar çıkmıştı. O dönem Bianet’e konuşan Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, Türkiye’de ekilmeyen ve nadasa bırakılan tarım alanları işlense yeterli miktarda GDO’suz mısır ve soyanın üretilebileceğini söylemişti. Biyogüvenlik Kurulu kapatılıp, yetkileri bakanlığa alınmıştı Öte yandan GDO’lu ürünlere ilişkin onay süreçlerinin yürütüldüğü özerk bir yapı olan ve akademisyenlerden oluşan Biyogüvenlik Kurulu, 2018’de yayınlanan KHK ile kapatılarak yetkileri Tarım ve Orman Bakanlığı’na devredilmişti.
“GDO lobisi devrede, izin verilmeyebilirdi” Konuyla ilgili Cumhuriyet‘e konuşan Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Baki Remzi Suiçmez şunları söyledi: “Mısır ve soyada dışa bağımlıyız. GDO lobisi devrede. İzin verilmeyebilirdi. 2010 yılında çıkan Biyogüvenlik Yasası ile kurulan Biyogüvenlik Kurulu vardı. 2018 yılında kurul, bakanlığa bağlandı. Bakanlıkta hangi bürokrat, uzman bu kararı veriyor belirsiz. Belli derneklerin başvurusu üzerine hız kesmeden yeni onaylar çıkıyor. Bu çözüm değil. Çözüm doğal beslenmede.” GDO’lu ürünlerin ağırlıklı olarak tavuk yeminde kullanıldığını hatırlatan Suiçmez, “Doğal beslenme için yem alanlarımızın artırılması gerekiyor. Mısırda yüzde 70, soyada yüzde 5 kendimize yetebiliyoruz. Yani mısırda yüzde 30, soyada yüzde 95 dışa bağımlıyız. Hayvanların beslendiği yaylaların imara açılması da önemli bir tezattır. Yaylalara ihtiyacımız var. Ancak yaylaları ortadan kaldıran kararlar alınıyor” diye konuştu.