Tekel bayi saldırısında Tarık Özer’in ifadesi ortaya çıktı

İstanbul Esenyurt’ta 28 Temmuz 2023’te 2 kişinin hayatını kaybettiği inhisar bayii taarruzuyla ilgili Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer tutuklu bulunduğu cezaevinden ses imajlı ve bilişim sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Kimi tutuksuz sanıklar ile şikayetçi baba Cantürk Erzen, anne Solmaz Erzen ve hayatını kaybeden Batuhan Bayındır’ın babası Mustafa Bayındır ile taraf avukatları katıldı.

“PLANLANMIŞ BİR OLAYDIR, NASIL YAPTIKLARI BELLİDİR”

Baba Cantürk Erzen tabirinde, “Olaydan evvel, 10-15 dakika evvel, oğlum Yunus Emre ile telefonla konuşmuştum ancak bu olayla ilgili konuşmadım. Kredi kartına para yatırması için aramıştım. Toplumsal medya paylaşımımla ilgili rastgele bir konuşmamız olmadı. Bana isteselerdi parayı almak için ulaşıp alırlardı. İsteseler beni arayabilirlerdi. Benim telefon 24 saat açıktır. Benden alacakları varsa artık de ödemeye hazırım. Planlanmış bir olaydır. Nasıl yaptıkları bellidir” dedi.

MAHKEMEDE OLAY ANI İZLENİNCE ANNE GÖZYAŞLARINI TUTAMADI 

Anne Solmaz Erzen ise oğlunun zalimce katledildiğini belirterek sanıkların en ağır formda cezalandırılmasını talep etti. Anne Erzen’in talebi üzerine duruşma salonunda olay anına ilişkin güvenlik kamera imgesi izletildi. O anlarda anne Solmaz Erzen gözyaşlarına hakim olamadı. 

AVUKATLAR ORTASINDA TARTIŞMA 

Tutuksuz sanıklardan biri, şikayetçi avukata gösteri yaptığını söyleyince avukatlar ortasında kelamlı tartışma çıktı. Baba Cantürk Erzen’in sanık avukatlarına bağırması üzerine mahkeme başkanı duruşmaya 10 dakika orta verdi.

“YUNUS EMRE’Yİ ENGELLEMEK İÇİN 4 KURŞUNU AYAKLARINA YANLIŞSIZ SIKTIM”

Tutuklu sanık Tarık Özer, şunları söyledi:

* “Yaşanan olaydan ötürü çok üzgünüm. Ölenler içinde üzgünüm keşke yaşanmasaydı. Olaydan ötürü çok pişmanım. Olayda tasarlama kelam konusu değildir. Bir anda gelişen bir olaydı. 

* Oraya gitmemin sebebi; Cantürk’ün toplumsal medya hesabından yapmış olduğu hakaret içerikli sözleri nedeniyle gittik. Birinci girdiğimiz anda, konuşmak için gittiğimiz için konuştuk. Olay başlayınca oğlumun baba demesinin üzerine babalık içgüdüsüyle, oğluma ziyan geldi fikriyle hareket ettim. Yunus Emre’nin silahını çıkartıp kardeşimi vurmasıyla olay başladı. Oğlumu ve kardeşimi muhafaza içgüdüsüyle hareket ettim. Ne olduysa bir anda oldu. 

* Olay nedeniyle pişmanım. Öldürmek üzere bir niyetim yoktu. Emre’yi engellemek için 4 kurşunu ayaklarına yanlışsız sıktım. Yunus Emre’yi kardeşim üzere severdim. Cantürk, o akşam çok hakaret etti toplumsal medyada. Eminim ki Cantürk alkolsüz başla olsa bunları yapacak biri değildir.

* Kaçmak üzere bir niyetim olsa kendim gidip teslim olmazdım. Makûs beşerler değiliz, iş insanıyız. Bu vakte kadar şiddet içeren bir olaya karışmadım.”

“SANIKLARIN PASAPORTU ARACIN İÇERİSİNDE ÇIKMIŞTIR, BU KAÇACAKLARINI GÖSTERMEKTEDİR”

Erzen ailesi avukatı Kerim Bahadır Şeker, “Olayda rastgele bir legal müdafaa kelam konusu değildir. Yasal müdafaanın şartları ortasında taarruz olmalı, savunma olmalı, orantılılık olmalı ve araçların eşitliği olmalı. Bu olayda bunların hiçbiri yoktur. Haksız tahrik de kelam konusu değildir. Sanıkların pasaportu aracın içerisinde çıkmıştır. Bu kaçacaklarını göstermektedir. Meydana gelen olayda sanıklar lehine takdiri indirim nedenlerinin de uygulanmaması suretiyle en ağır biçimde cezalandırılmalarını istiyoruz” diye konuştu. 

“OLAYDA TASARLAMA KELAM KONUSU DEĞİLDİR”

Sanık avukatı Büşra Bayraktar ise, “Olayda tasarlama kelam konusu değildir. Tasarlama için aranılan sebat etme olgusu belgede yoktur. Müvekkilimizin beraat edeceğini düşünüyoruz. Tahliyesine karar verilmesini talep ediyoruz” tabirlerini kullandı. 

DURUŞMA 12 TEMMUZ’A ERTELENDİ 

Mahkeme heyeti, sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Heyet, 5 tutuksuz sanığın imza atma formunda isimli denetimlerinin kaldırılmasına, yurt dışı çıkış yasaklarının ise devamına hükmetti. 

İDDİANAME

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, tutuklu sanıklar Tarık Özer, Murat Özer, Azat Özer ve Servet Özer’in, Yunus Emre Erzen’e yönelik “tasarlayarak kan gütme saikiyle taammüden öldürme” cürmünden ağırlaştırılmış müebbet, Batuhan Bayındır’a yönelik “kasten öldürme” hatasından müebbet, Yusuf Erzen’e yönelik “tasarlayarak kan gütme saikiyle taammüden öldürmeye teşebbüs” cürmünden 13 yıldan 20 yıla kadar mahpusla cezalandırılmaları istendi. 

Sanıkların ayrıyeten, “kişilerin hayatı, sıhhati yahut malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da bireylerde dehşet, korku yahut panik yaratabilecek üslupta silahla ateş etmek yahut patlayıcı unsur kullanmak” kabahatinden 6’şar aydan 3’er yıla kadar, “ruhsatsız silah bulundurmak” cürmünden da 1’er yıldan 3’er yıla kadar mahpusla cezalandırılması talep edildi. İddianamede, tutuksuz sanıklar Adem Kılıç, Erdal Adıyaman, Ercan Topçu, Vedat Erkin, Nimetullah Özer, Hüsamettin Ahmetoğlu’nun da “suçluyu kayırma” cürmünden 6’şar aydan 5’er yıla kadar mahpusla cezalandırılmaları gerektiği belirtildi.