Tiyatro Sanatçısı Ezgi Nalbantoğlu Masalları Kuklalara Dönüştürüyor

Bursa‘da yaşayan ve yazdığı masallarda yer alan karakterleri kuklalara dönüştüren tiyatro sanatkarı Ezgi Nalbantoğlu, hazırladığı şovları çocukların ve yetişkinlerin beğenisine sunuyor.

Lise yıllarından beri tiyatroyla ilgilenen, Başşehir Bağlantı Bilimleri Akademisinde Sahne Sanatları ve Sinema Oyunculuğu Kısmından mezun olmasının akabinde uzun müddet drama öğretmenliği yapan 34 yaşındaki Ezgi Nalbantoğlu, Kovid-19 salgını sürecinde kukla imaline merak saldı.

Eğitim almadan kendi tekniğini oluşturarak kukla imaline başlayan Nalbantoğlu, bir müddet arkadaşının anaokulunda şovlarını sunduktan sonra 2023’te kendi atölyesini açtı. Yazdığı masallara yaptığı kuklalarla hayat veren sanatçı, atölyesinde ve davet edildiği okullarda yetişkinler ile çocuklara yönelik eğitimler ve şovlar düzenleyerek hayallerini gerçeğe dönüştürüyor.

Ana materyal olarak fırınlanabilir polimer kil (modelleme hamuru), kuklaların beden ayrıntıları ve dekorların üretiminde alüminyum folyo, pamuk, tutkal, atık kağıt, karton, kumaş, peçete ile ağaç kolları kullanan Nalbantoğlu, şu ana kadar 6 masal yazdı, 40 kukla yaptı.

Tiyatro ve kukla sanatkarı Ezgi Nalbantoğlu, AA muhabirine, kızının kendisine ilham olduğunu ve birinci kuklasını ona okuduğu bir masaldan yola çıkarak yaptığını söyledi.

Deneme yanılma yoluyla kendi tekniğini bulduğunu belirten Nalbantoğlu, “Hazır kuklalara hiç yönelmedim zira kendi hayal dünyam var ve daima kendi hayal dünyamda yaşamayı tercih eden birisi oldum. Hayal dünyamın her vakit artısını gördüm ve bu işte de masal yazarken, oyun yazarken zorlanmıyorum.”dedi.

Nalbantoğlu, çocuklara ve yetişkinlere yaptığı şovların yanı sıra düzenlediği kukla atölyelerinde iştirakçilere temel düzeyde kukla üretimini öğrettiğini lisana getirdi.

Masalları yazarken de okuduklarından ve yaşanmışlıklarından etkilendiğini anlatan Nalbantoğlu, “Ben bu işe herkese masalların gerçek olduğunu göstermek için girdim. Gerçek dünyanın, yaşadığımız dünya değil aslında masalların dünyası olduğunu göstermek için bu öyküleri yazdım ve bu kuklaları yaptım.” sözünü kullandı.

“Oynamayı, masalın içinde olmayı, yaşamayı da çok seviyorum”

Nalbantoğlu, öykü ve masal yazma konusunda tiyatro geçmişinin avantajını kullandığını vurguladı.

Tiyatro ve dramayı hayal gücüyle birleştirdiğinde kuklalara olan aşkının da katkısıyla bu türlü bir sonuç elde ettiğini aktaran Nalbantoğlu, kelamlarını şöyle sürdürdü:

“Buraya oyunu izlemeye gelenlerden geri dönüşler alıyorum, ‘Çok farklı bir şey yapıyorsunuz’ diyorlar. Baktığınız vakit ne tam bir tiyatro oyunu ne bir drama ne sade bir masal anlatıcılığı… Ben şunu çok yapamam: Oturduğum yerden masal anlatayım. O değil. Oynamayı, masalın içinde olmayı, yaşamayı da çok seviyorum. Sevdiğim alanlar bir ortaya gelince ortaya bu türlü farklı bir şey çıktı. Bu kadar sevilmesini de buna bağlıyorum. Kendi içinden bir şey çıkardım, bir şeylere benzetmeye çalışmadım. Alışılmış ki ilham aldığınız yerler, masallar vesaire oluyor lakin ben kendi hayal dünyamı yaşatmayı tercih ettim.”

Ezgi Nalbantoğlu, yazdığı masalları şova dönüştürmeden evvel bilhassa çocuk oyunlarında pedagogdan takviye aldığını söz etti.

Okullara davet üzerine gidip şovlar ve atölye eğitimleri düzenlediğini lisana getiren Nalbantoğlu, şöyle konuştu:

“İzleyen herkese masal çok hoş geldi, kuklalar hoş geldi. Evet lakin hiçbiri aslında tek başına dikkati çekmedi. Yani dikkati çeken yalnızca kuklam ya da yalnızca ben olmadım. Hepsi bir bütün oldu. Kıssası, kuklası ve sanırım benim o aşk ile yapışımın hissedilmesi. Bir bütün halinde aslında bizatihi gelişen bir yoldu. Akışta yaşamayı da severim. Her vakit bir gaye için bir yerden insanlara dokunmaktı benim asıl tiyatroyu seçmekteki gayem. Zira tiyatrodan sonra ben bu alana yönelmeyi tercih ettim ve şu an olduğum pozisyonda da çok memnunum. Süper bir sahnem olsun, şu olsun, bu olsun üzere büyük hayallerim yok. Sade ve beşerlerle,çocuklarla, sevğiyle bir ortada olacak hayallerim var. Dünyamı bunun üzerine kurdum.”