Türkiye otomotiv sanayisinin gelişimine büyük katkı sağlayan ve üretimine 1966 yılında başlanan Anadol marka otomobillerin satışa sunulmasının …
Türkiye otomotiv sanayisinin gelişimine büyük katkı sağlayan ve üretimine 1966 yılında başlanan Anadol marka otomobillerin satışa sunulmasının üzerinden 54 yıl geçti.
Türkiye’nin kendi otomobilini üretme isteği, bugün olduğu gibi geçmiş yıllarda da hep canlı oldu. Bu kapsamda Nobel 200 ve Devrim girişimlerinin yanı sıra ilk kez seri üretime geçen Anadol markası da Türk otomotiv sanayisinde önemli bir konumda bulunuyor.
Derlenen bilgilere göre, Merhum Vehbi Koç ve Rahmi Koç’un girişimleriyle İngiltere’den getirilen prototip üzerinden başlayan Anadol’un üretim serüveni, o yıllara ait gazete kupürlerinden de görüldüğü kadarıyla kamuoyunda büyük heyecan uyandırdı.
OTOMOBİL ÜRETİMİ İÇİN İLK FİKİR
Yerli otomobil üretimi için ilk fikir 1963 yılında Rahmi Koç ve Bernar Nahum’un İzmir Fuarı’ndan alınmış,”fiberglas”tan yapılma bir pick-up’ı görmesiyle başladı.
Rahmi Koç, Anadol kitabında otomobilin üretime başlama serüvenini şu cümlelerle anlatıyor:
“Bir perşembe akşamüstü vekaletler, bankalar dağılıyor. Mösyö Bernar Nahum ve ben aşağı inerdik, vitrine. Ne oluyor, kim geliyor, kim gidiyor? Bir pikap geldi. Yedek parça satın almaya gelmiş bizden. Bu pikap nedir dedik, ‘İzmir Fuarı’nda aldım’ dedi. Bir bakalım dedik, torpido gözünü indirdim, İsrailli bir firma. Plastik olduğunu anladık. Hemen bir fikir geldi, acaba biz bunu burada yapabilir miyiz? Ben Haifa’ya gittim, imalat yerini gördüm. Emek-yoğun bir iş. Sonra anladık ki bu teknolojiyi İngiltere’de Reliant Motor Company diye bir firmadan alıyorlar. Başkanı da Ray Wiggin, sonradan çok ahbap olduk. ‘Motoru, şanzımanı, diferansiyeli Ford’dan alıyorum, plastikten imal ediyor ve teknolojiyi İsrail’e satıyorum’ dedi. O zaman teknolojiyi direkt sahibinden almaya karar verdik.”
Böylece, 19 Aralık 1966’da seri üretime geçen Anadol, Ford iş birliğinin sonucu olarak Otosan’ın İstanbul’daki fabrikasında üretilmeye başlandı. Tasarımı İngiliz Relliant’a ait olan Anadol’da Ford firmasından tedarik edilen şasi ve motorlar kullanıldı.
ANADOL 26 BİN 800 LİRADAN SATIŞA SUNULDU
Anadol’un üretimi 1966’da başlamış olsa da satış ve trafik tescili için gerekli olan belgeler ve ilgili yönetmelik onayı Makina Mühendisleri Odası’ndan 28 Şubat 1967’de alındı. Anadol satışları da bu tarihten sonra 26 bin 800 liradan yapıldı.
ANADOL OTOMOBİLİN İSMİ İÇİN ANKET YAPILDI
Otomobilin ismini belirlemesi sürecinde de ilginç gelişmeler yaşandı. Nihai olarak otomobilin isminin halk tarafından belirlenmesi uygun görüldü. Bu çerçevede ödüllü anket ilanları hazırlanırken, anket sonuçları için İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Ord. Prof. Bedri Karafakioğlu, Burhan Felek, Cevat Fehmi Başkut, o zamanki Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği Genel Sekreteri Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve Prof. Dr. Memduh Yasa’ın içinde olduğu bir komite oluşturuldu.
Anket başvurusu 150 bine ulaşırken, en çok tercih edilen isimler “Anadol”, “Anadolu” ve “Koç” oldu. Komite “Anadol”u seçti ve ödülü bir öğretmen kazandı. Böylece Anadolu Uygarlıkları’nın sembolü olan Hitit Geyiği, Anadol’un da simgesi oldu.
TOPLAM 93 BİN 188 ANADOL ÜRETİLDİ
Üretimin sona erdirildiği 1984 yılına kadar, 62 bin 923 adedi otomobil ve 30 bin 265 adedi pick-up olmak üzere toplam 93 bin 188 adet Anadol üretildi. Üretilen modeller arasında “A1, A2 A4 STC-16, A5 SV 1600, A6 Böcek, A8-16 / 16 SL ve P2 Pikap Otosan 500 ve 600D” yer alıyor.
Dönemin yan sanayi standartlarına göre iyi düşünülmüş bir otomobil olan Anadol’un varlığı sonucu ortaya çıkan yan sanayi kuruluşları da faaliyetlerini geliştirerek zamanla büyüdü.
ANADOL’UN RALLİ BAŞARILARI
Anadol çok zaman geçmeden otomobil piyasasında yerini aldı. 16 Şubat 1968’de 9. Ford ve 1. Anadol Bayileri Toplantısı, Bursa’da, Çelik Palas Otel’de yapıldı. 4-5 Mayıs 1968 tarihlerinde Renç Koçibey, Türkiye’de düzenlenen ilk resmi müsabaka olan 1. Trakya Rallisi’nde, Anadol otomobille birinci oldu.
Anadol, 25 Ekim 1968’de ise Londra’da düzenlenen otomobil sergisine katıldı.
Ayrıca 2010 yılında ise Moğolistan ve Gobi Çölü gibi zorlu bölümler de dahil olmak üzere 14 bin kilometreyi geride bırakarak Paris’e ulaşan Anadol, Pekin-Paris Klasik Otomobil Rallisi’ni ikinci sırada tamamlamıştı.
ANADOL OTOMOBİLİ YENİ BİR ŞIÇRAMA DÖNEMİ BAŞLATTI
Otosan, beş yılını doldurmadan kamyon, kamyonet, minibüs ağırlıklı olmak üzere her sene ürünlerini çeşitlendirdi ve üretim adetlerini artırdı. Anadol’un tasarlanması ve seri üretime alınması süreci, yeni bir sıçrama dönemimi de tetikleyerek, Otosan’ın art arda yeni ürünlerini seri üretime almasını sağladı. D serisi kamyonlar bu hamlenin sonucu olarak ortaya çıkarken, 1980 başlarına kadar Otosan’ın kamyon piyasasında en çok rağbet gören ürünü unvanını korudu.
Söz konusu sıçrama döneminde ayrıca, Otosan’ın “amiral ürünü” olan Transit de piyasaya sunuldu.
ANADOL MODELLERİ İKİNCİ EL OLARAK SATILIYOR
Bir çoğu klasik kabul edilen ve az sayıda kalan Anadol modelleri günümüzde müzelerde ve bazı özel garajlarda sergilenirken, ikinci el satış sitelerinde Anadol’un satışına hala devam ediliyor.
Türkiye’de tanınan bir internet sitesinde toplam 12 adet satılık Anadol marka otomobil bulunurken, bunlar 15 bin 950 TL ile 200 bin TL arasında değişen fiyatlarla klasik otomobil severlerin beğenisine sunuluyor.