Aslında başlığa baktığımızda uzun yaşam mı? Kaliteli yaşam mı? Yoksa kaliteli ve uzun yaşam mı? Sorusunu sormamız gerekliydi. Yollardır hem modern tıbbın hem de doğu tıbbının aradığı cevap bu olsa gerek. Uzun yaşam ve olası iksirleri her zaman birçok kişinin ilgisini çekmiştir ve birçok ilaç şirketinin veya biyoteknoloji şirketlerin çekmeye devam edecektir.
Daha önce Destek yayınlarından çıkan “Epigenetik” kitabımda aslında bu konuya biraz değinmiştim. Bazı popülasyonlar var ki, örneğin İtalya’nın Sardunya’sı; gerçekten de orada yüz yaşından önce ölmek hayretle karşılanıyor. Bunun gibi Yunanistan’da, Güney Amerika’da ve Japonya’da bazı özel popülasyonlar var ki bu bölgelerde ve bu toplumlarda uzun yaşam, dünyanın diğer bölgelerine göre, olağan bir durum. Nedir bunların ortak yanı? Beslenme ve yaşam biçimleri, yaklaşımları çok farklı. Beslenmeleri genelde bitkisel ve deniz ürün odaklı, hareketli yaşam ön planda ve gen havuzları çok değişken değil, yani genetik havuzlarını korumuşlar.
Şöyle örnek vereyim; uygun gen kombinasyonu (bu konu hala net değil) uygun beslenme ve yaşam biçimi ile desteklediğinde kaliteli yaşamın ön planda olduğunu görüyoruz. Bazı gen varyantları var ki uzun yaşam ile ilgili. Bu gen varyantlarının çoğu kardiyovasküler hastalıklardan bireyleri koruyan gen varyantları. Bizler bu genlere bakarak uzun yaşam ile ilgili tahminlerde bulunabiliyoruz. Ama unutulmamalıdır ki genetik yapı ancak çevresel faktörler ile desteklediğinde (çoğuna epigenetik faktörler adını veriyoruz) istenilen sonuçlara ulaşılabilir.
Diyelim ki bizlerde uzun yaşam ile ilgili varyantlar var, biz ancak o varyantlara cevap verebilen beslenme ve yaşam biçimi ile genetik yapımızı desteklemeliyiz. Ancak o zaman gıpta ile baktığımız “dedemizin beş kutu sigara içip uzun yaşaması” ile ilgili çıktılara ulaşabiliriz. Yoksa istediğimiz genotipe sahip olalım, genlerimize uygun şekilde hareket etmeliyiz, sadece genlerimize bu konuda güvenmek hayal kırıklığına neden olabilir.
Veya tam tersini düşünelim, diyelim ki bizlerde özellikle hücresel toksinleri yeteri kadar hücrelerden uzaklaştıramayan gen kombinasyonları var veya bazı hastalıklara veya kanser türü durumlara yatkınlık sağlayan genetik varyantlar olsun. Bu durumda yapacağımız yaklaşım çok açık, hücrelerimize gereksiz enerji harcatan her şeyden uzak tutmaya çalışacağız. Gereksiz besinlerden uzak durup uygun egzersiz ile hücrelerimizi desteklememiz şart.
Bunların dışında ne denirse densin, hipotezden öteye geçemeyecektir.
Uzun ve kaliteli yaşam ancak ve ancak genlerimizin kontrolünde ve epigenetik faktörlerin düzenlemesi ile elde edilebilir. Bu konudaki çalışmalar da halen devam etmektedir.
Şu tip yaklaşımlar önemlidir ancak bizlerde uygulanabilmesi için yeterli verilere sahip değiliz. Örneğin kaplumbağalar yavaş hareket ettiğinden ve otçul beslendiği için uzun yaşadığı hipotez edilir. Bunun mutlaka etkisi vardır ama bizler için çok geçerli değildir. Bu tip çok fazla bilgi mevcuttur ancak elimizde şu besini yersen uzun yaşarsın veya şunu yersen erken ölürsün gibi çok iddialı yaklaşımlarda bulunulmamalıdır. Şunu unutmamalıyız; alkolün, sigaranın veya herhangi bir maddenin aşırı tüketiminin zararları muhakkak, hayat kalitesini düşürdükleri muhakkak ancak bunun ne kadar olduğu ile ilgili yaklaşımlar net değil.
Ancak hayat kalitemizin artması için;
• Mental ve psikolojik sağlık çok önemlidir. Bunun için fiziksel ve beyin antrenmanları çok önemlidir.
• Genetik yapımıza uygun beslenmek çok önemli, sadece otçul veya etçil yaşam gerçekçi olmaz, denge çok önemlidir. Akdeniz tipi diyetin sağlık açısından önemi çok etkilidir, ancak hangi genetik kombinasyonlara olduğu net değildir.
• Hareketli yaşam değil, her gün düzenli ve programlı egzersiz kaliteli yaşam için olmazsa olmazdır.
• Stresin azaltılması için uygun beslenme, düzenli egzersizin yanında mutlaka bireylerin kendine vakit ayırması gerekmektedir. Bu konuda psikologlarımızın çok güzel tespitleri bulunmaktadır. Ruh sağlığı da uzun yaşam için olmazsa olmazlardandır.
Özetle değerli arkadaşlarım, bütüncül düşünmeden, sadece egzersizler bir yere kadar, sadece beslenme ile bir yere kadar kaliteli yaşam sağlığımızı sağlayabiliriz. Diğer bütün yaklaşımlar hipotezden öteye geçemezler.
Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio’nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio