Kamil Yeşil yeni hikâye kitabı Acı Kaybımız’da kendi ölümünü yazmış. Cümleyi bu şekilde kurduğumuzda bile ne kadar ilginç, daha doğrusu tuhaf bir …
Kamil Yeşil yeni hikâye kitabı Acı Kaybımız’da kendi ölümünü yazmış. Cümleyi bu şekilde kurduğumuzda bile ne kadar ilginç, daha doğrusu tuhaf bir durumla karşı karşıya kaldığımızı fark ediyoruz. Bir yazar kendi ölümünü kurguluyor ve onu yazıyor. Kitabın konusu hemen fark edileceği üzere Borgesvari’dir. Onun da bir parkta kendisiyle karşılaşıp, sohbet ettiği bir hikâyesi vardı. Acı Kaybımız’ı okurken “Yazar, Borges’den etkilenmiş galiba” dediğimiz anda Borges ismiyle karşılaşıyoruz: “Hey Jorge Luis Borges! Bana yazılacak bir öykü tavsiye eder misin?” Bu şekilde Acı Kaybımız’ın kurgusuna akla geleceği ihtimali göz önünde bulundurularak Borges de dahil edilmiş. Kitabın sonunda diğer bir büyülü gerçekçi yazar Marquez’i de görüyoruz.
Kitabın diğer saç ayağını ise, Sezai Karakoç’un “Şair, önce kendi ağıtını yaz” mısraı oluşturuyor. Hikâyelerden birinin başlığı “Ağıt”tır. Fakat ona takılıp kalmamak lazım. Acı Kaybımız’ın geneli için ağıttır diyebiliriz. “Ölü İle Konuşmalar”, “Ardımdan”, “Soru” gibi farklı başlıkların tamamı da yazar Kamil Yeşil’in kendi ölümüne yaktığı birer ağıttır.
ÖLÜMÜ YENİDEN DÜŞÜNMEK
Kendi cenazesini anlatan yazar figürü ise, kitabın üçüncü saç ayağıdır. Hikâye anlatan Kamil Yeşil’le hikaye kahramanı Kamil Yeşil örtüşüyor. Mizah mesela, Kamil Yeşil’in diğer kitaplarında da dikkat çekici bir yöndür. Acı Kaybımız’da da öyle. Bir kişi kendi ölümünü, cenaze namazını, ardından ağlayacakları ve olumlu veya olumsuz konuşulacakları bu kadar sade, okuyucuda hafif tebessüm bırakacak şekilde nasıl anlatır? Bunun için Kamil Yeşil olmak gerekir. Acı Kaybımız’da da cenaze, ölüm anı, babalarının ölümü karşısında çocukların durumu ayarında yapılan mizahi anlatımla hafifletilir. Bu hafifletme, hikâyelerin akışını da hızlandırır. Okumayı kolaylaştırır.
Acı Kaybımız’daki bazı hikâyeler rüyada, bazıları da öte dünyada geçer. Anlatıcı karakterimiz yine Kamil Yeşil’dir. Oraya dair bazı bilgilerin verilmesinin yasaklandığını öğreniriz ondan. Buradan da anlaşılacağı üzere Acı Kaybımız’daki hikâyelerin muhatabı aslında yaşayanlar, başka deyişle zamanı gelince ölecek kişilerdir. Konusu da daha çok onlardır. Konu, yazar Kamil Yeşil’in ölümü üzerine kimlerin neler konuşacağı, nasıl hareket edeceğidir. Kitapta ayrıntılı bir şekilde Kamil Yeşil portresiyle karşılaşmayız. Anlatıcı, yaşayanlara seslenir. Onlarla cebelleşir, onları eleştirir. Onların kendisini nasıl eleştireceğini de yazar.
Tabi ki bunların hepsi birer ihtimalden ibarettir. Kitabın sonunda Borges, “Şu Müslüman çocuk mu?” diye söz eder Kamil Yeşil’den. Sonra da onu “Helal olsun o Türk’e” diyerek tebrik eder. Müslüman olmak ise Acı Kaybımız’ı oluşturan üçlü saç ayağının, üzerinde durduğu zemindir. Bu noktada Borges ve Marquez çok da önemli değil. Kamil Yeşil’in kitabın tamamında altını çizmek istediği husus, bu zemin, diğer ifadeyle Müslümanların sık sık ölümü hatırlamaları ve düşünmeleri gerektiğidir.