Yeni kapanma gelecek mi? Vaka ve ölüm sayılarındaki ani artış…

Koronavirüs (covid-19) salgının gölgesinde geçen yaklaşık 1 buçuk yıllık bir periyottan sonra hayat yavaş yavaş olağana dönmeye başlıyor. Başta okulların yine açılmasıyla bir arada çabucak hemen tüm yasaklar ve kısıtlamalarda bitmişti. Fakat koronavirüs olay sayılarının yine artmasıyla bir arada insanlar “yüz yüze eğitime orta verilir mi?” ve “yeniden kapanma olur mu?” sorularını sormaya başladılar. Bu stil soru ve argümanları Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu’ndan açılama gecikmedi. İşte ayrıntılar…

Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu Açıkladı!

İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürlüğü bilgilerine nazaran Covid-19 pandemisinde en yüksek hadise sayıları ve hastaneye yatışlar, geçtiğimiz yılın Ekim-Aralık ayları ile bu yılın Mart-Mayıs aylarında yaşanan piklerde görüldü. Bayramdan çabucak sonra tekrar olay artışları yaşansa da, aşılamaların da tesiriyle sıhhat sistemi çok da zorlanmadan bu süreci atlattı.

İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Kemal Memişoğlu, şu anda İstanbul’da ağır bakım ve servislerdeki doluluk oranlarının, Covid dışı hadiseler da dahil olmak üzere yüzde 50-60’lar bandında gittiğini belirterek aşılanmalar ve toplumun da hastalığa karşı daha uyumlu olması sayesinde büyük bir artış beklemediklerini söyledi.

“Yüz Yüze Eğitim Olmazsa Olmaz”

“Yüz yüze eğitim olmazsa olmaz” diyen ve ekleyen Prof. Dr. Memişoğlu, “O nedenle bütün çocuklarımızın okula gidebilmesi için her türlü hazırlığı yaptık. Bütün testleri istendiği anda yapabilecek kapasitemiz var. Salgın başladığında İstanbul’un toplam günlük test kapasitesi 2 binlerde bile değildi.

Şu anda günlük 150 binin üzerinde PCR tetsi yapabiliyoruz. Evvelden test sonuçlarının çıkması 24 saati geçiyordu, şu anda 4-6 saat içinde sonuçları verebilir haldeyiz. Münasebetiyle eğitimcilerde haftada 2 PCR testini her an yapabilecek altyapımız hazır. Ancak bizim tercihimiz, buna gerek kalmadan bütün öğretmenlerimizin, eğitimcilerimizin aşı olması” halinde konuştu.

Prof. Dr. Memişoğlu, İstanbul’da 65 yaş üstü kümenin “tam aşılanma oranının yüzde 91’in üzerine çıktığına ve gençlerin de bu bölümü örnek alması gerektiğine dikkat çekerek “Bu çok büyük bir oran, onlara teşekkür ediyorum. Gençlerin de onları örnek almasını istiyorum” diye konuştu.

“Ölenlerin Yüzde 80’i Aşısızdı”

Son günlerde toplumsal medyada da hayli fazla gündemde olan “aşı zıddı” telaffuzlarda bulunan sağlıkçıların yarattığı polemiklerle ilgili de konuşan Prof. Dr. Memişoğlu, bu şahısların bilimin flu alanlarından yararlanarak aşılarla ilgili polemik yarattığını söyledi. Prof. Dr. Memişoğlu, “Maalesef her meslek kümesinde olduğu üzere hekimlikte de eğitimcilerin ortasında da, hukukçularda da uyumsuz kısımlar olacaktır. Bu kesim, sıhhatle ilgili bilimin flu alanlarından yararlanıp bunu kullanıyorlar.

Artık düşünün, penisilin iğnesi yaptırmayın diyen biri tabip olabilir mi? Artık biliyoruz ki penisilinle ilgili flu alan yok, mikrobik hastalıkların tedavisinde kullanılıyor. Lakin penisilin yaptırdığın vakit alerji olma riskin var? Kimse çıkıp da alerji yapabilir, beşerler ölebilir, bunu diyecek bir bilim insan yok. Aşı da birebir formda. Şu anda aşı ile ilgili spekülasyon yapanlar işte bu uç noktaları kullanıyorlar. Doğal ki bu arkadaşlarımıza ceza da verilebilir. Fakat en büyük ceza, bunların vicdanı ile kendilerini baş başa bırakmaktır.

Zira bugün baktığınızda, ağır bakımımızda yatan hastaların yüzde 60’ı aşısız kesitten. Ölenlerin ve yüzde 80’i aşısız. Bu insanlardan bir adedini bile berbat niyetli olarak etkilemişlerse, aşı olmamalarına sebep olmuşlarsa, bunların ağır bakımı düşmesi ya da daha sonra ölmesine sebep olmuşlarsa en büyük ceza onların kendi vicdanları. Doğal ki devletimiz de bunlarla ilgili gerekli soruşturmaları yapacaktır. Lakin sonuçta aşı, insanların kendi şahsî inisiyatifi ile yaptırması gereken bir şey” dedi.

“Kaç Tane Aşılı, Kaç Tane Aşısız Hasta Var Bir arada Tespit Edelim”

Aşıların çok kısa müddette geliştirildiğine ait polemiklere de değinen İstanbul Vilayet Sıhhat Müdürü Prof. Dr. Memişoğlu, aşı tersi tabiplere de davette bulunarak, “Çok kısa müddette geliştirildi vs diye speküle ediliyor fakat kısa müddette değil, 7-8 ay, bir sene uğraşıldı bu aşıların geliştirilmesi için. Kaldı ki yeni çalışmalar da değildi birden fazla. Hem çalışma hem laboratuvar olarak altyapıları zati vardı.

Artık BioNTech aşısına da FDA olağan ruhsatını verdi, acil kullanım onayından çıkararak. Öbür aşılarla ilgili süreç de devam ediyor bu mevzuda. Bütün bunlara karşın aşı tersliğinde bulunan doktor arkadaşlarımız, ağır bakımlara gelsinler, kaç tane aşılı, kaç tane aşısız hasta var birlikte tespit edelim. Ondan sonra çıkıp açıklama yapsınlar. Bu kadar net konuşuyorum.” halinde konuştu.

“Hasta Yükünü En Çok Azaltan Şey Aşı”

İnsanlara zorlama ile aşı yaptırılamayacağını fakat aşı olmadıkları vakit diğerlerine da bulaştırma riskleri olacak alanlarda başkalarını müdafaanın da devletin mükellefiyetinde olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Memişoğlu, “Salgın ne vakit bitecek kimse bilmiyor. Ancak şu anda şu gözüküyor, dalgalı bir seyir var, bu salgında vefat oranlarını da ve ağır bakım oranlarını da hasta yükünü de en çok azaltan aşı, bu ispatlamış durumda.

Bunun haricinde şayet siz ferdî olarak maske uzaklık kurallarına dikkat ederseniz, toplu alanlarda kendinizi korursanız, hastalanmıyorsunuz. İstanbul’da son 15 gündür bir sakinlik var olay sayılarında, yatan hastalarımızda da. Eylül-Ekim aylarındaki insanların davranışları ve aşılanmanın da yaygınlaşmasıyla bir arada bu aylarda bir yükseliş olsa dahi geçmişteki üzere çok yüksek bir trend yaşanacağını düşünmüyorum. Lakin yükselse dahi bunu hem aşılanma ile hem sıhhat sistemimizin güçlü olması sayesinde, hem de insanlarımızın ahengiyle çok rahatlıkla yönetebileceğimizi düşünüyorum” dedi.

İstanbul Üzere Bir Kentte Hiçbir Hastamız Mağdur Olmadı

Prof. Dr. Memişoğlu, yeni bir kapanmanın gündemde olmadığını da vurgulayarak kelamlarını şöyle noktaladı, “Salgının birinci vakitlerinde hadise sayıları pik yaptığında dünyanın birtakım gelişmiş ülkelerinde beşerler sokaklarda tedavi edilirken, İstanbul üzere bir mega kentte hiçbir hastamız mağdur olmadı. Aşısız olduğumuz, hastalığın yeni farkına vardığımız o vakitlerde bile kimse tedavisiz kalmadı.

Biz bu formda bir daha kapanma olacağını iddia etmiyoruz ve bunu umut ederek yolumuza devam ediyoruz. Dünyada da esasen şunu gösterdiler, okullar üzere çok hareketli alanlardaki kısıtlamaları uzun mühlet yaptığınız vakit, bu sefer konut içi bulaşlar, okul dışı bulaşlarda artış yaşanıyor. O nedenle okulların tekrar kapatılmasının bundan sonra gündemde olacağını düşünmüyorum.

Kapalı alanların da beşerler dikkat ettiği sürece, havalandırmaları gerektiği biçimde yapıldığı sürece kapanacağını ön görmüyoruz. Biz insanları uygunlaştırmak, onlara yararlı olmak için çalışan bir meslek grubuyuz. Benim doktoruma, hemşireme, sıhhat memuruma, şoförümden paklık elemanlarıma ya da laborantıma, bu toplumun nitekim çok büyük bir minnet borcu var. Bilhassa şiddet olaylarında toplumun sıhhat çalışanlarına sahip çıkmasını istiyorum.”