Zırhlı araçla çarptığı genci öldüren polise iyi hal indirimi

“4 yıl ceza verdiler. Bu ceza adil değil. Benim oğlumun canının karşılğı 4 yıl mı?”

Bu kelamlar, 2013 yılında Diyarbakır’da zırhlı aracın çarpması sonucu hayatını kaybeden 18 yaşındaki Şahin Öner’in babası Mehmet Sevimli Öner’e ilişkin. Sekiz yıldan beri oğlunun vefatına sebep olan bireylerin cezalandırılması için adliye koridorlarını aşındıran Öner, son bir umut olarak bugün görülecek karar duruşması için mahkemenin yolunu tuttu; fakat hayal kırıklığına uğradı.

“Oğlumu hastane yerine karakola götürdüler”

Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan polis memuru S.K. katılmadı. Öner ailesi ve taraf avukatlarının katıldığı duruşmada görüşü sorulan savcı, evvelki celse açıkladığı temel hakkındaki mütalaasını tekrar etti ve sanığın “Taksirle öldürme” cürmünden 6 yıla kadar mahpusla cezalandırılmasını istedi. Kelam hakkı verilen baba Mehmet Hoş Öner ise yaralanan oğlunun birinci başta hastane yerine karakola götürüldüğünü belirterek, sanığa “kasten öldürme” hatasından ceza verilmesini istedi.

Sanık polise düzgün hal indirimi

Daha sonra kelam alan Öner ailesinin avukatı Abdullah Zeytun, sanığa “kasten öldürme” hatasından ceza verilmesini ve tutuklanmasını istedi. Zeytun, Şahin Öner’i hastane yerine karakola götüren polisler hakkında da cürüm duyurusunda bulunulmasını talep etti. Sanık avukatı ise müvekkilinin beraatine karar verilmesini istedi. Kararı açıklayan mahkeme, sanık S.K.’yı evvel “Taksirle vefata sebebiyet vermek” cürmünden 5 yıl 4 ay mahpus cezasına çarptırdı. Sanığın davranışları ve cezanın geleceği üzerindeki tesirini dikkate alan mahkeme, yeterli hal indirimi uygulayarak, cezayı 4 yıl 5 ay 10 güne indirdi. Mahkeme, sanık hakkındaki tutuklama talebi ve başka polislerle ilgili cürüm duyurusu talebini ise reddetti.

“Bir belge daha cezasızlıkla sonuçlandı”

DW Türkçe’ye konuşan ailenin avukatı ve İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Lideri Abdullah Zeytun, sanık polisin Şahin Öner’e elleri havadayken ve savunmasız bir formda çarptığını ve meydana gelen olayın “kasten öldürme” olduğunu söyledi. Faili kamu vazifelisi olan davalarda uygulanan cezasızlık siyasetinin Şahin Öner davasında da tekrar ettiğine dikkat çeken Öner, “Ne yazık ki, bir belge daha cezasızlıkla sonuçlandı. Olaydaki kasti durum çok açıkken, bunun bilakis tüm bu hareketleri birer indirim sebebi sayıldı. Bu tipik cezasızlık kararını istinafa taşıyacağız” dedi.

Vali, elinde bomba patladığını açıklamıştı

Diyarbakır’da 10 Şubat 2013 günü meydana gelen olayda, 18 yaşındaki Şahin Öner zırhlı polis aracının çarpması sonucu ömrünü yitirmiş, periyodun Diyarbakır Valisi, Öner’in polise atmaya çalıştığı bombanın elinde patlaması sonucu öldüğünü açıklamıştı. Lakin, hazırlanan otopsi raporunda Öner’in trafik kazasına bağlı ezilme sonucu öldüğü belirtildi. Kesin vefat nedeninin tespiti için İsimli Tıp Kurumu’ndan alınan birinci raporda, Öner’in patlama nedeniyle öldüğü kaydedildi. Lakin, görgü şahitleri ısrarla zırhlı aracın Öner’e çarptığını söyledi. Belgeyi yine inceleyen İsimli Tıp, ikinci raporunda Öner’in vefatının zırhlı aracın çarpması ve sürüklemesi ile meydana geldiğini kabul etti. 2015 yılında hazırlanan eksper raporunda da araç şoförünün gerekli ve kâfi tedbirleri almaması sebebiyle olayın meydana geldiği ve polis memuru S.K.’nın kusurlu olduğu belirtildi.

Ağır yaralıyken hastane yerine karakola götürüldü

Sözü alınan görgü şahitlerinin değerli bir tezi da Şahin Öner’in ağır yaralı halde, hastane yerine karakola götürüldüğüydü. Soruşturma kapsamında yapılan incelemede, Öner’in zırhlı araçla karakola götürüldüğü, burada bir saat boyunca bekletildiği, bu sırada parmak izlerinin alındığı, sıhhat durumu kötüleşince de ambulansla hastaneye sevk edildiği ortaya çıktı. Soruşturma sonunda Öner’e çarpan zırhlı aracın şoförü S.K. hakkında, “taksirle öldürme” kabahatinden 2 yıldan 6 yıla kadar mahpus istemiyle iddianame hazırlandı. Şahin Öner’i yaralı halde hastane yerine karakola götüren polis memuru R.Ü. hakkında ise takipsizlik kararı verildi.

Savcı: Bomba teziyle türel gerçek gizlendi

Öner’e çarpan polis memurunun yargılanmasına ise olaydan 4 yıl sonra, 29 Haziran 2017’de başlandı. Diyarbakır 7’inci Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın aksiyonunun “kasten öldürme” cürmünü oluşturabileceği gerekçesiyle misyonsuzluk kararı verdi ve belgeyi Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi. Diyarbakır 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın 18 Eylül 2018 tarihli celsesinde temel hakkında mütalaasını açıklayan savcı çarpıcı açıklamalar yaptı.

Sanık S.K.’nın zırhlı aracı göstericilerin üzerine sürdüğünü ve yaralanan Öner’in hastane yerine karakola götürüldüğünü belirten savcı, olaya bomba süsü verilerek hukuksal gerçeğin gizlendiğini kaydetti. Savcı, sanık S.K’nın “olası kasıtla öldürme” cürmünden 20 yıldan 25 yıla kadar mahpusla cezalandırılmasını istedi.

Sanık duruşmalara katılmadı, tutuklama talepleri reddedildi

Yargılama sırasında mahkeme olay yerinde keşif yapılmasına da karar verdi. Fakat keşif çalışması çeşitli münasebetlerle iki yıl boyunca yapılmadı. En sık kullanılan münasebet ise keşifte olması gereken polis memurlarının Diyarbakır’da olamayacaklarını bildirmesi oldu. Bu sırada Öner ailesinin avukatı, sanık polisin mahkeme kararı olmaksızın davanın başından beri duruşmalara katılmadığını hâkim heyetine bildirdi. Mahkeme, yargılama boyunca sanığın tutuklanmasına ait yapılan talepleri reddetti. Olay yerindeki keşif ise olaydan 7 yıl, mahkemenin keşif kararı vermesinden ise 2 yıl sonra yapılabildi. Mahkemenin olaydan 7 yıl sonra emniyetten istediği zırhlı aracın kamera imajlarının ise hiç olmadığı ve mahkemenin daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesi’nden aldığı eksper raporunda, olayın taammüden değil taksirle gerçekleştiği belirtildi. Avukatların yeni bir rapor aldırılması talebi ise reddedildi.

24 Haziran günü temel hakkındaki görüşünü açıklayan savcı, sanık polisin “kasten öldürme” kabahatinden 20 yıldan 25 yıla kadar mahpusla cezalandırılması tarafında 2018 yılında verilen mütalaanın tersine, “taksirle vefata neden olma” hatasından cezalandırılmasını istedi. Mahkemenin bugün verdiği karar da bu istikamette oldu.

Felat Bozarslan / Diyarbakır

© Deutsche Welle Türkçe