AK Parti Sözcüsü Çelik, AİHM’in Demirtaş kararıyla ilgili konuştu: Hukuk sistemimiz değerlendirecektir

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin Merkez Yürütme Şurası (MYK) toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Bütçe görüşmelerinde muhalefet tarafından lisana getirilen savların, verilen karşılıkların kapsamlı bir halde değerlendirildiğini belirten Çelik, akabinde terörle çabanın kesintisiz devam ettiğini söyledi.

“Suriye örneğinde gördüğümüz üzere PKK-YPG terör örgütü, her türlü kılığa girebilen bir yapıya sahip. Ülkemize dönük tehdit süreçleri kelam konusu olduğunda çabucak karşıdaki güçlerle ağır bir formda iş birliğine giriyor” diyen Çelik, açıklamalarına şöyle devam etti:

• “Her MKYK toplantımızda, bu terörle gayret gündemini yakın bir biçimde takip ediyoruz. Polisimizi, jandarmamız, silahlı kuvvetlerimizin bu süreçlerde nasıl muvaffakiyetler elde edildiğiyle ilgili yakın bir takibimiz var. Silahlı kuvvetlerimizin Fırat Kalkanı, Zeytindalı üzere harekatları olmasaydı, bugün orada U formunda bir terör devleti kurulmuş olacaktı. Kobani düşme tehlikesiyle karşı karşıyayken çeşitli yerlerdeki ögeler, kimi Kürt bölgelerinden ögeler Irak’tan yardıma geldiğinde PKK bunu engellemeye çalışarak orada bir katliam olsun halinde yaklaşım içerisindeydi. Türkiye bir günde Kobani’deki kardeşlerimize kapılarını açarak 100 bin kardeşimizi mevtten kurtarmıştı.
• PKK’nın son periyotta Kuzey Irak’a akınlarda bulunduğunu görüyoruz. PKK’nın orada kurmaya çalıştığı totaliter yapıya boyun eğmeyen herkes bu düşmanlıktan nasibini alıyor. Türkiye’nin PKK terör örgütü ile gayreti, insanlığa karşı cürüm işeyen bir terör örgütüyle insanlığa karşı işlenen bu cürmü engellemek bakımından son derece yüksek bir meşruiyete sahiptir. Çeşitli propaganda merkezleri tarafından gündeme getiriliyor: PKK’ya eğitim verdik, DEAŞ’la gayret etsin diye. DEAŞ’la uğraşı yok PKK’nın. DEAŞ’la gayret eden temel güç TSK’dır. 
• Alanda, karada yegane güç olarak TSK bu çabayı vermiştir. Türkiye’nin içine sızmaya çalışan DEAŞ ögelerine da polisimiz, jandarmamız en tesirli çabayı sürdürüyor. Bu yanılgıların hepsini Afganistan’da yaptılar, terör örgütlerini birbirlerine karşı kullandılar. Bu bölgedeki barışı tehdit eden en tehlikeli tertiplerden, herkesle iş birliğine açık tertiplerden biridir PKK. Birilerinin PKK’yı yasallaştırmak için DEAŞ’ı kullanması bu ikili standardın örneğidir.

‘Paralel cihanda yaşıyorlar’

• Türkiye olarak bu güçlü çabayı en uygun formda yönetmeye çalışıyoruz. CHP’den ‘Türkiye en makus yöneten ülkedir’ vs. açıklamalar oldu. Olağan ki onlardan bir hakkaniyet beklemiyoruz. Öbür bir alemde, paralel kainatta yaşıyorlar. Türkiye tesirli bir gayret ortaya koydu. Küresel salgının ne halde seyredeceği konusunda kimsenin elinde bir model yok. Bu virüsün mutasyona uğradığı halinde bir kıymetlendirme oldu. Birçok Avrupa ülkesi İngiltere’yle uçuşlarını durdurdu. Biz de uçuşlarımızı durdurduk. 96 ülkeyle uçuşlarımız tertipli olarak sürüyor fakat Kovid’le ilgili bir tehdit ortaya çıktığında önlemler alınacaktır. Umuyoruz ki aşılar kitlesel bir zaferin kazanılmasına imkan verir. İstanbul’da denetimden çıkmıştı, lakin önlemler alındığında, birtakım sokağa çıkma yasakları konulduğunda çabucak sayılar düşmeye başladı. 

‘Yasaklara uymak için çaba gösterelim’

• Bütün kaybettiğimiz vatandaşlarımız için çok üzülüyoruz. Bunun olmaması için kural kolay: maske, uzaklık, paklık. Aşı kitlesel bir bağışıklık ortaya çıkarana kadar hiçbir gevşemenin olmaması gerekiyor. Bu süreçte en içten teşekkürlerimiz sıhhat çalışanları için. Elimizden gelen her türlü teşekkürü hem fiili hem kelamlı olarak her vakit kendilerine iletmek istiyoruz. Bugüne kadar toplumsal müdafaa kalkanı altında nakit dayanağında bulunuldu. Bu süreçler devam edecek. Bir yandan hayatı korumak için Kovid’le ilgili almamız gereken önlemler, birebir vakitte da hayatın döngüsünün devam etmesi için yürümesi gereken çalışmalar var. Burada öncelik hayatı korumak. Herkese bir sefer daha arz ediyoruz; lütfen bu yasaklara, kurallara tam olarak uyarak, sıhhat sistemimiz üzerindeki yükün azalması için uğraş gösterelim. Bu hepimiz için ulusal bir gayret. Uyduğumuz her önlem vatanseverce bir adım atmamız sonucunu doğuruyor.

Belçika’ya reaksiyon

• Azerbaycan’ın elde ettiği zaferden sonraki gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Her nedense Azerbaycan’ın kendisine ilişkin olan topraklarını tekrar alması gerek Minsk kümesi içinde gerekse dışında birçok ülkeyi rahatsız etti. Fransa’nın da senatoda aldığı kararı gördük. En son geçtiğimiz günlerde Belçika Temsilciler Meclisi’nin Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan’ı kınayan bir kara tasarısı oldu. Bu kara tasarısı haksız, hukuksuz, geçersiz bir tasarıdır. Bu karar Türkiye – Belçika ilgilerine ve Azerbaycan – Belçika bağlarına katkı sağlamaz. Ne kadar vizyonsuz bir karar olduğu ortadadır. 1915 olaylarıyla ilgili karar alıyorlar.
• Ne kadar ideolojik bir motivasyonla hareket ettiklerini ortaya koyuyor tüm bunlar. Minsk kümesi içerisinde Fransa’nın daima olarak Türkiye’ye karşı durmaya çalışan, Türkiye neredeyse oranın karşısına kendisini pozisyonlandırmaya çalışan bir tavrı var. Fransa sağlıklı bir rol edinme gayretindeyse onun yeri bu da değil. Türkiye’yle her vakit diplomatik tahlillerin arayışı içerisinde olmak en yanlışsız yoldur. Gittiği kiliseden bile kovulan bir Ermenistan başbakanı var. 

‘Somut kültürel mirasa sahibiz’

• Türkiye’nin büyük kültürel mirası açısından da son derece sevindirici haberler var. UNESCO Temsili Listesi’ne Türkiye’nin yaptığı katkı sayısı 20’ye ulaştı. Azerbaycan – İran ile birlikte yaptığımız minyatür sanatı ve mangala. Bu bahis son derece değerli bir mevzu. Çok ölçüdeki somut olmayan kültürel mirasa ve somut kültürel mirasa da sahibiz.

Kılıçdaroğlu’na tenkit: Daha evvel personelleri, sonra da öğretmenleri tehdit etmişti

• Sn. Kılıçdaroğlu’nun tehdit sırası bugün çiftçilere gelmiş. AKP’ye oy veren çiftçileri tehdit eden birtakım kelamlar söylemiş. Daha evvel personelleri, sonra da öğretmenleri tehdit etmişti. Aslında şaşırmak gerekiyor lakin artık bunlar yadırganmaz hale geldi. Birtakım siyasetleri, aldığımız oyu eleştirebilir. Demokratik bir haktır bu. Eleştiriyle düşmanlık yapma ortasında düzgün çizgiler çekilirse alışılmış ki tenkit demokrasinin olmazsa olmazdır. Ancak çıkıp da her gün bir toplumsal kesiti ‘Siz niçin AKP’ye oy veriyorsunuz’ diye eleştirmek antidemokratik bir tehdit yaklaşımıdır. CHP’deki arkadaşlara söylemek isterim: Bu siyaset usulü gerçek, sağlıklı bir siyaset usulü değil. Kutuplaştırmadan bahsediyorsunuz.

‘Kimse milletin üstünde değildir’

• Siz kutuplaşmayı eleştirirken çok daha ötesine geçen, direkt toplumun belirli bir bölümüne karşı, bugün de çiftçilere karşı düşmanlık ileten bir lisan kullanıyorsunuz. Bu, zehirleyici bir lisan. 1-1.5 yıldan beri yargıçları direkt gaye alarak tehdit ettiler. Partinin siyasetlerini eleştirmek diğer, vatandaşı o partiye oy veriyor diye eleştirmek diğer. 
• Partiye oy veren vatandaşları gaye alıyorsanız totaliter olan yaklaşım budur, tehdit siyaseti budur. Memleketin sahibi vatandaşımızdır. Her yetkinin sahibi millettir. Kimse milletin üstünde değildir. Herhangi bir formda konuşurken zihniyetin altyapısı kriz vakitlerinde ortaya çıkıyor. Bu kaçıncı toplumsal bölümü tehdit etmedir, biz saymaktan yorulduk. Biz de bu tehdit siyasetine karşı siyasetinin her alanında çaba etmeye devam edeceğiz. Kendilerini siyaset-üstü olarak gördükleri vesayet vakitleri sona ermiştir. Vatandaşının söylediği kelamı bir tehdit haline getirmek demokratik siyasi kültürde olmaması gereken bir şeydir.

Soru – karşılık

• (Muhalefetin dış siyaset eleştirileri) Türk hariciye geleneği dünyada 3-5 ekolden bir adedidir. Bazı dışişleri bakanlıkları, bir hariciye ekolüne sahiptir. Dünyanın her yerindeki büyükelçiler, her mevzudaki görüşlerini aşağıdan üste gerçek şekillendirir ve Dışişleri Bakanlığı’na, oradan da Cumhurbaşkanlığı’na iletirler. Fakat son karar politiktir. ‘Kıbrıs problemi siyaset üstüdür, siz bir şey söyleyemezsiniz’ dediler.
• Bunlar siyaseti vesayet almaya çalışan, bürokratik siyaseti seçilmiş siyasetin yerine koymaya çalışan yaklaşımlardır. Türkiye diplomatlarının birikiminden faydalanmayacak da neyden faydalanacak? Türk hariciyesinde cumhurbaşkanımızın cumhurbaşkanlığı periyodunda etkinliklerini artırmak, bilhassa de bayan diplomatlarımızın sayısını artırmak, Afrika-Latin Amerika vizyonu ortaya koymak konusunda çok bedelli adımlar atılmıştır. 
• Türkiye’nin kendini tabir edebileceği kanallar oluşturulmuştur. Irak’ta muhakkak mezhep yapılarıyla temas edilmiş, aşikâr mezhep yapılarıyla temas edilmemiş. Halbuki hepsiyle temas edilmesi lazım. İktidarlığımız devrinde Cumhurbaşkanımızın talimatı kardeş ülkelerdeki bütün halkları kapsayacak biçimde bu aklın çalıştırılmasıdır. Türk diplomasi aklının siyasi olarak en uzman formda çalıştırıldığı bizim devrimiz olmuştur. ‘Siyasilerden büyükelçi atanıyor’ diyorlar. Türkiye demokratik bir devlet. Olağan ki Türk diplomatlardan da atanabilir, lakin bu hariciyenin bozulması manasına gelmiyor. Dışişleri Bakanımız Mevlüt kardeşimiz vesayet peşinde koşanlara yanıt veriyor. Türk hariciyesi teşkilatımız gurur duyduğumuz bir teşkilattır. Son derece de genel prestijiyle verimli bir halde çalışıyorlar. Onlara her vakit siyasi irade sahip çıkmaktadır.
• (Çıplak arama iddiaları) Bunların yapıldığı periyoda şahit olduğumuzda en kıymetli tavırlarımızdan biri azaba sıfır toleranstır.  Bu unsurumuz o gün ne kadar güçlüyse bugün de o kadar güçlüdür. Bunları lisana getiren şahısların her gün adliye teşkilatını zan altında bırakmaya çalışan yeni bir açıklaması ortaya çıkıyor. Bunların sayısı esasen 3-5 kişiyi geçmiyor. Cezaevlerindeki ve başka yerlerdeki aram prosedürleri AİHM kararlarına, anayasa kararlarına uygun formda yapılıyor. Bütün bunlar denetleme düzeneklerimiz tarafından her gün denetleniyor. Sn. Kılıçdaroğlu da çıkmış, ‘Bu evvelden de vardı bugün de vardı’ diyor.  Nihayetinde Uşak’taki kardeşlerimiz de cürüm duyurusunda bulundular. 
• Oradaki imgeleri, kayıtları yayınlıyor yetkililer ve bunun palavra olduğu ortaya çıkıyor. İşkenceye sıfır tolerans prensibinde hiçbir gevşeme olamaz. İnsanlık onurunu hiçe sayan hiçbir inceleme yapılamaz. Hiç kimse boş yere adliyeyi, güvenlik teşkilatlarını zan altında bırakan haksız hukuksuz işlere girmesin. İftira sistemine dönüşmüş birtakım toplumsal hesaplar, siyasetçiler var. Onlar zati iflah olmaz. Elinde bilgi, evrak olan varsa, gözden kaçan bir şey varsa bunun üzerine en kuvvetli formda biz gideriz.
• (Bahçeli’nin ‘HDP kapatılsın’ açıklaması) Cumhur İttifakı içerisinde farklı bir yaklaşım yok. Parti kapatmaların zorlaştırılması sivil siyaseti güçlendirmek bakımından bizim getirdiğimiz bir düzenlemedir. Fakat burada temel olan vatandaş iradesinin siyasal iştirak yollarına tam olarak sağlanması. Bir parti siyasi olarak terör örgütünün propagandasını yapıyor, hukukun dışına çıkıyor, hukuk devletini yok etmek için açıkça bir performans gösteriyor ve bunu açıkça söylüyorsa bu durumda demokratik sistem çaresiz değildir. 
• Siyasi partilerin vazifesi demokrasiyi ve hukuk devletini korumaktır. Bu misyonun dışına çıktığında demokrasi ve hukuk devleti çaresiz değildir. Birisi Türkiye’de çıktı bir parti kurdu. Şu sözleri kullanıyor: ‘DEAŞ terör örgütü değildir. Bizim siyasi misyonumuz DAEŞ terör örgütü önderinin heykelini dikmektir.’ Hukuk devleti bunu seyir mi edecek? Numan Bey’in söylediği, bizim daha evvel parti kapatmaların siyasi hayatta sonuç doğurmaması ve bunların daima olarak kendilerini yenilemesiyle ilgili. Sayın Bahçeli’nin de söylediği bunlara müsaade edilmemesi gerektiği. Bu tip terör örgütü propagandası yapanların, hazine yardımı alması engellemesi üzere örnekler var dünyada. 
• Parti kapatmayı zorlaştıran biziz. Sivil siyaseti yok etmek için kullanıyorlardı bunu. Masum sivilleri ve bayanları kutsadığı vakit alışılmış ki hukuk devletinin bir devası olacak. Demokrasinin ve hukukun en büyük düşmanı terördür. Nasıl ki silahlı gücüyle uğraş etme yolları varsa, siyasi sistemleri, hukuk sistemleri da önlem alacaktır.
• (CHP içindeki taciz iddiaları) Geçen hafta bireylere ‘Susmayın’ demiştik. Kurumsal bir suskunluğa dönüştü bu. Öteden beri bu susanlardan daha kıdemli CHP’liler partinin susmaması gerektiğini söz ediyorlar. Bu taciz – tecavüz olayları karşısında susulmasının CHP açısından, siyasi ahlak açısından kabul edilemez olduğunu söylüyorlar. Herkes siyasi ahlaktan bahsediyor bilhassa CHP’de. Kadın onuru karşısında susanın, siyasi ahlaktan bahsetmeye hakkı olabilir mi? Mağdurlar zulme uğramış. Biz size ‘Mağdurun ismini verin’ demiyoruz. Failin kim olduğuyla uğraşın diyoruz. Mağdurun hakkına sahip çıkmadığınız vakit asıl travmayı yaşıyor. Türk siyasi tarihine geçecek bir utanç durumudur. Maalesef siyasi sıkıntılarda yaklaşılan hususlar içselleştirilmediği vakit bu tip şeyler, saçma sapan manzaralar ortaya çıkabiliyor.
• (AİHM’in Demirtaş için verdiği ‘Derhal tahliye’ kararı) Bu sıcak bir karar. Yaklaşık 100-150 sayfalık bir gerekçeli kararı var. Hukuk sistemimiz natürel ki bunu kıymetlendirecek ve buna nazaran bir yaklaşım üretilecektir.
• (Erdoğan’ın 6’lı platform önerisi) Sn. Cumhurbaşkanımız Gürcistan da olsun diye Sn. Putin’e teklif etti. Sn. Putin’in ortalarında sıkıntılar olmasına karşın Cumhurbaşkanımız teklifi üzerine kabul etmesi son derece vizyoner bir yaklaşım. İran olumlu, Sn. Aliyev olumlu, Putin ve Sn. Cumhurbaşkanımız aslında olumlu. Münasebetiyle burada Ermenistan’ın kendisini konumlandırması gerekiyor. Ermenistan için de bir fırsat penceresi oluşmuş oluyor. Teknik görüşmeler ilerliyor, rastgele bir negatif durum yok.”