DOLAR
32,2081
EURO
34,8604
ALTIN
2.444,95
BIST
10.218,58
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
20°C
İstanbul
20°C
Az Bulutlu
Pazar Hafif Yağmurlu
16°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
19°C
Salı Açık
20°C
Çarşamba Az Bulutlu
20°C

Bilinmeyen Mesut Özil gerçekleri!

Milat Gazetesi Yazarı Serdar Arseven, Fenerbahçe’nin yeni transferi Mesut Özil’in bilinmeyen hikayesini köşesine taşıdı.

Mesut Özil’in …

Bilinmeyen Mesut Özil gerçekleri!
19/01/2021 14:00
303
A+
A-

Milat Gazetesi Yazarı Serdar Arseven, Fenerbahçe’nin yeni transferi Mesut Özil’in bilinmeyen hikayesini köşesine taşıdı.

Mesut Özil’in, “Futbolun Büyüsü ve Gerçekleşen Hayaller” kitabından kesitler sunan yazıda; yıldız futbolcunun Almanya’da yaşadığı zorlu çocukluk döneminden, Alman Milli Takımı’nı neden seçtiğiyle ilgili çarpıcı hikayeler var.

İşte Serdar Arseven’in yazının çarpıcı kısımları;

Şimdilerde Türkiye’nin gündeminde olan Mesut Özil’in, bir çırpıda bitirilecek kadar akıcı ve sürükleyici olan “Futbolun Büyüsü ve Gerçekleşen Hayaller” adlı kitabını okuyunca…

Bizim kuşakların anlamakta zorluk çektikleri, daha doğrusu anlama çabası göstermeden yargıladıkları  “Yeni Nesil”in tarifini buldum.

“Altın  kafesten dışarı çık ve kendin ol!” diye haykıran bir delikanlı Mesut Özil.



“Rızıklarını”
 aramak için, uzun yıllar önce Almanya’ya göçen vatan evlâtlarının torunu, çocuğu…

Bodrumunda farelerin cirit attığı bir evde büyümüş…

“Bodrum merdivenlerinin en üst basamağında durup karanlığa bakıyorum. Trabzanın en üstündeki elektrik düğmesi kendimi bildim bileli bozuk.” diyor…

“Gri posta kutuları ezik büzük.

Dış duvarda numaramız bile yazmıyor. Rakamları muhtemelen birisi çalmıştır! (..) Ne olmuşsa olmuş, daha sonra birisi, ev numaramız olan 30 sayısını yeşil sprey boyayla duvara yazmış.”

*

“Bisikletimi almak için bodruma iniyorum. (…) Bu kadar kötü kokuyor burası. Bilhassa idrar kokusu var… Komşular buraya işiyorlar mı, yoksa koku burada sürüsüne bereket yaşayan sıçanlardan mı geliyor, bilemiyorum.”

*

Mesut Özil, “Modern Batı”nın, kendisine “ekmek için” sığınan “göçmenlere” lâyık gördüğü “yoksulluğun” ortasında büyümüş bir çocuk, bir gençti.

Almanya’nın dil, iz, yol bilmezleri…

Bütün hedefleri, Türkiye’den birkaç apartman dairesi satın alabilmek ve dönüşte “kira gelirleriyle rahat edebilmek” olan anne, babaların çoğu, “Almanca öğrenme” imkânına sahip değildi.

9epAn 1611050255 4086

Mesut Özil’in ifade ettiği gibi, “Yabancılarla Almanlar arasında birlikte yaşamak diye bir şey yoktu. Birbirlerinden ayrı yaşarlardı.”

Çocuklar, yaşadıkları ülkenin dilini, ailelerinden değil, itilip kakıldıkları okul öncesi eğitim kurumlarında ve okullarında öğrenmeye çalışırlardı.

Mesut Özil, Almanca’ya çok geç başlamanın sıkıntısını uzun yıllar boyunca çektiğini belirtiyor kitabında.

Ve, üzerinde etraflıca tefekkür edildiği takdirde “bugünü” anlamamıza yardımcı olabilecek şu cümleyi kullanıyor:

“Alman gibi düşünüyorum ama Türk gibi hissediyorum!”

Türk Milli Takımı mı, Alman Milli Takımı mı?

Mesut Özil, kitabında “Niçin Türk Milli Takımı’nı değil de, Alman Milli Takımı’nı tercih etti?” tartışmalarına da işaret ediyor:

5VdCf 1611050327 6031

“Almanya’da doğmuş olmama rağmen sadece Türk pasaportum vardı. O zamanlar, çifte vatandaşlık yoktu. Aradaki fark çocukken beni ilgilendirmiyordu. (..) Ama büyüdükçe ve büyük futbol kariyeri yapma şansım giderek daha belirgin hale geldikçe  bu konu hakkında düşünüp taşınmam gerekti.

Alman Milli Takımı için mi yoksa Türk Milli Takımı için mi?.. (Oynamalıydım.)”

*

Aile fertleriyle, arkadaşlarıyla uzun uzun istişare ettikten sonra, Alman Milli Takımı’nda oynamaya karar verdiğini belirtiyor Mesut Özil.

Bunun için ilk yapması gereken, Türk Başkonsolosluğu’na müracaat edip, Türk Pasaportu’nu geri vermekmiş…

Babasıyla birlikte gittiği Konsolosluk’ta,  görevlilerin “nefret dolu” bakışlarına ve engelleme girişimlerine muhatap olduklarını, işlerinin aksatıldığını, aynı yere uzun yollar kat edip ikinci kere gitmek mecburiyetinde bırakıldıklarını anlatıyor Mesut Özil.

0WRs9 1611050346 0073

“Bana öyle şeyler söylediler ki…” diyor;

“Gurursuz olmakla suçlandım, ihanetle, Türkiye’yi sevmemekle suçlandım. Ne büyük saçmalık!”

Bunları yaşadıktan sonra da Türkiye’den birilerinin sürekli olarak kendisini çekiştirdiğini, Türk Milli Takımı’nda oynamaya ikna etmeye çalıştığını anlatan Mesut Özil, sonrasında şunları söylüyor:

“Almanya için oynamaya karar vermiş olmam, Türkiye’yi kalbimde taşımadığım, kafamda bitirdiğim, kendimi Türkiye’ye ve Türk İnsanı’na kapadığım anlamına gelmiyordu.”

O anlama gelmiyordu…

Peki, hangi anlama geliyordu?

Mesut Özil, bu soruya, en büyük başarısı Dünya Üçüncülüğü olan Türk Milli Takımı yerine, Dünya Kupası’nı defalarca kazanmış Almanya Milli Takımı’nda oynamanın kariyeri açısından çok daha iyi olduğu yönündeki kanaatini belirterek cevap veriyor.

Onun bu yaklaşımını isabetli bulanlar da, “Alman Milli Takımı’nda oynayan ve bu sayede Dünya Kupası kaldırmış futbolcular arasına girmeyi,  dünyanın en büyük kulüplerinde forma giymeyi başaran Mesut Özil’in yaptığı, Türkiye için de faydalıdır. Onun oradaki varlığı, Türkiye’nin ve Türk futbolcularının, teknik adamlarının reklamları açısından da çok yararlı olmuştur!” diyorlar.

Tartışmalı bir konu.

Mesut Özil, o günlerde Türk Milli Takımı’nı tercih etseydi…

Bugün, Türkiye’nin futbol gündeminin bir numarası olabilir miydi?..

Mesut Özil’in Alman Milli Takımı’nda oynaması, kendisinin ve Türkiye’nin futbol piyasası değerine, tanıtımına ne denli katkı sağlamıştır, üzerinde düşünülebilir.

O’nun kitabını okuyanlar…

Mesela…

Real Madrid’deki “futbol kültürü” ve “bakış açısıyla”, Türkiye’deki “büyük” kulüplerin bu alanlardaki durumlarına dair “dikkat çekici” kıyaslamaları bulabilir.

aPezI 1611050364 1358

*

Ben işin futbol yönüyle fazla ilgili sayılmam.

Kitap, “Bugünün gençliğinin bizim kuşaklardan ne denli farklı düşündüğü”ne dair fikirler vermesi bakımından ilgimi çekti.

Gençliği anlama çabasını göstermeyenlerin “gençliğe sahip çıkma” pozlarının ne kadar “eğreti” durduğunu göstermesi bakımından da çok ilginç.

Gençleri…

Yargılamamak lâzım.

Anlamaya çalışmak lâzım!..

(yazının devamı Milat Gazetesi’nde)

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.