Son dakika… Bilim Kurulu üyesinden yüz yüze eğitimin sürmesi için ‘hızlı test’ önerisi!

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sıhhati Uzmanı ve Bilim Şurası üyesi Prof. Dr. Akın yaptığı açıklamada, bir okulda hadise sayılarında artış görülüyorsa o okulun kapatılması gerektiğini söyledi. Okulların kapatılmasının yanlışsız olmadığını belirten Akın, “Genellikle küçük yaş kümelerinin bulunduğu 5-6-7-8 yaş kümeleri üzere ya da 1’inci ve 2’nci sınıflar üzere bunlarda çok büyük ıstırap yok. Okullardaki en büyük sorun, toplumda hastalık artmaya başladığı vakit öğrencilere gerçek gidiyor, öğrenciler de daha sonra konutlarına götürmeye başlıyor. O yüzden toplumdaki olay sayısı yüksek olduğu taktirde öğrenciler tehdit altına giriyor. Hasebiyle enfekte olmaya başlıyorlar” dedi.

‘YENİ OLAY OLUP OLMADIĞI DAHA KOLAY ORTAYA KOYULABİLİR’

Prof. Dr. Akın, okulların açılmasının, mayıs ayının sonlarına hakikat mümkün olabileceğini belirterek, “Gidiş o formda oluyor; ancak tüm okullar, sınıflar değil; okulların küçük sınıfları 1’inci ve 2’nci sınıflar üzere sınıfların açılması ki bilhassa öğrencilerin okul disiplini kazanması açısından çok değerli bu. Bunu yaparken de okullarda yeni olay tespiti ile ilgili süratli testler kullanılabilir. Süratli antijen testleri var. Bunlardan hoş olanlar ya da yetersiz olanlar var. Bilhassa seçilmiş antijen testleri vasıtasıyla çocuklara testler yapılabilir. Bunları haftada bir hiç olmazsa yaparak, okullardaki yeni olay durumuna nazaran, okulun tehdit altında olup olmadığını daha kolay ortaya koyabiliriz. Sistemli antijen testleri yapılarak okulların sürdürülmesini sağlayabiliriz” diye konuştu.

‘HASTALIĞIN KÜMELEŞEREK YAYILMASINA NEDEN OLUYOR’

Başta cenaze merasimleri olmak üzere düğünlerde kesinlikle kalabalığın azaltılmasının sağlanması gerektiğini söyleyen Akın, “Geçen yıldan aldığımız ders, şunu gösteriyor; biz bunu bu sene de yaşadık. Cenazelerdeki kalabalıklar, düğün ve nişanlardaki yapılan toplu o hareketler, cümbüşler hastalığın kümeleşerek yayılmasına sebep oluyor ve o bölgeyi tehdit etmeye başlıyor. Bir de yetmezmiş üzere düğünlerde farklı bölgelerden gelen beşerler düğün sırasında enfekte olup, kendi bölgelerine gidiyorlar ve o bölgeyi tekrar enfekte etmeye başlıyorlar. O yüzden düğün ve cenazelerdeki iştirakin hudutlu tutulması, kısıtlamanın sürdürülmesi gerekiyor” dedi.

‘İNSANLAR VAKİT KEYBETMEDEN AŞI OLSUNLAR’

Prof. Dr. Akın, toplumun yüzde 65-70’i aşılarla bağışık hale getirilebilirse kimi kurallara dikkat etmek kaydıyla günlük tüm faaliyetlerin yapılabileceğini kaydetti. Şu anda elde olan aşıların bir kısmının 16, bir kısmının 18 yaşından küçüklere yapılmadığını söyleyen Akın, şöyle konuştu:

“Bunların sayısı kabaca 20 milyon, diyelim. 20 milyon düştüğünüz takdirde geri kalan yaklaşık olarak 65 milyon kişi var. Bunu, 65 milyonu erişkin kişi olarak düşünün. Tüm toplumun yüzde 70’i, diye bakarsak bu da yaklaşık olarak 55-60 milyon yapıyor. 65-70 milyon insanı biz 2 doz aşıladıktan sonra Türkiye, çok rahata erer. Bunun vakti aşı stokları, tedariki, uygulamalarıyla ve toplumunda kurallara ahengi ile ilgilidir. Şu anda yaz periyodunda biraz daha açık alanlar olduğu için hastalığın bulaşma mümkünlüğü, günlük hayatta düğünler ya da toplu aktiflikleri kastetmiyorum, açık alanda ömür biraz daha fazla olduğu için hastalıkta gerileme olacaktır. Bu ortada aşı müdahalesi ile de biz eylül-ekim aylarına da daha rahat girebiliriz. Kâfi ki beşerler aşılarını olsunlar. Vakti geldiğinde vakit kaybetmesinler.”

‘1000’İN ALTINA DÜŞTÜĞÜNDE RAHATLARIZ’

Prof. Dr. Akın, olay sayılarının düşebileceğini; lakin oluşacak rahatlığın ‘yalancı rahatlık’ olacağını belirterek, şunları kaydetti:

“Toplumda uygulanan bilhassa kısıtlamalar nedeniyle ortaya çıkan bir rahatlıktır. Bu kısıtlamaları kaldırırsanız tıpkı basılmış yay üzere hop, diye olaylar yeniden zıplar. Madem aşı programımız istediğimiz ölçüde süratli gitmiyor o vakit kısıtlamaların sürmesi lazım. Kalabalık alanları engelleyecek kısıtlamalardır. Kalabalıklaşmayı, vakit geçirmeyi artıracak alanları engelleyecek kısıtlamalardır. O yüzden açık alanlarda bir sorun yok. Bayram sonrası hadise sayıları 10 bine düşebilir. 10 bin sayısı 60 binle karşılaştırınca ‘6 katı, ne kadar güzel’ üzere geliyor. O denli düşünmeyin. Geçen sene biz mart-nisan aylarında 6 bin hadiseyi gördüğümüz vakit çok huzursuz olduk. Bütün Türkiye huzursuz oldu. 6 bin hadiseden korktuğumuz geçen yıl bu sene ’10 bin olayda işler yolunda’ diyemeyiz. O yüzden de olay sayısının kesinlikle hiç olmazsa 1000’in altına düştüğünde biz bir ölçü rahatlarız. Bunu düşürmenin tek yolu, vatandaşın bir kısmı kurallara uyuyor, bir kısmı uymuyor, bir kısmı çok bıkmış durumda. Kurallara uymakla birlikte kesinlikle aşılama programının tesirli olması lazım ki biraz buna da vakit var.”